4 Mayıs 2021 Salı

RAB SİZİ KORUYACAK!

RAB SİZİ KORUYACAK!

“Koru beni gözbebeği gibi;
Kanatlarının gölgesine gizle
Kötülerin saldırısından,
Çevremi saran ölümcül düşmanlarımdan.” (Mezmurlar 17:8-9)


Rab’bin kulu olmak demek düşmanın saldırılarından tamamen uzakta olmak değildir. Ama düşmanın sahip olmadığı bir şeye sahip olmaktır. Bu Yüce Rab tarafından gizlenmek ve sakınılmaktır. Bu Söz’de yazılıdır. Söze göre yaşamalıyız. O zaman şeytan bize saldırmak istediğinde başarılı olamaz. Bize karşı başlattığı saldırılarından bazıları ölümcül olsa da onlardan korkmamalıyız çünkü saçımızın bir teli bile Rab’bin onayı olmadan yere düşmeyecektir (Matta 10:28-30).

Davut bir savaşçıydı ama ona saldıranların kötülüklerinden muaf değildi. Şeytan o insanları Davut’a karşı kullanıyordu. Bugün Rab’be bağlı olanlar karanlık işlerden muaf değiller. Ama düşman kullandığı insanların yüreklerine ne kadar nefret doldurursa doldursun biz yüce Rab’bin kullarıyız. Rab bizi sakınır ve hiçbir okun bize isabet etmesine izin vermez. Birisi bize çok güçlü bir nefretle gelse bile bilmeliyiz ki Rabbimiz karanlığın tüm silahlarından daha güçlüdür. Bu yüzden hiçbir şey bize zarar veremez.

Davut gibi biz de doğru dua etmeli ve Kutsal Söz uyarınca mesajımızı imanla Rab’be iletmeliyiz. Kutsal Kitap başımıza bir kötülük gelmeyeceğini ve hiçbir belanın yaşadığımız yere uğramayacağını söylüyor (Mezmurlar 91:10). O zaman birileri burunlarından ateş saçarak sizinle konuşsa bile korkmanın ne gereği var? Bu meseleyi Babamızın ellerine teslim edin ve güvenle arkanıza yaslanın çünkü bizi koruyan asla uyumaz (Mezmurlar 121:4).

Kutsal Kitap’a bağlı kalmak demek Yüce Rab’bin gölgesine sığınmak demektir. O zaman Rab’be o kadar yakın oluruz ki gölgesi bizi sarar ve orada esenlikte oluruz. Bu mezmur yazarının isteğiydi. Bu yüzden hiçbir savaşında yaralanmadı ya da sakat kalmadı. Rab geçmişte olduğu gibi bugün de sevgili kullarının yanındadır.

Rab’bin bir çocuğuna sıkıntı verenler kötüdür. Bunu yapmaya hakları olduğunu düşünebilirler ama Babamızın sevgisi eğer onların yüreklerinde olsaydı Rab’bin kullarına bu kötülüğü yapmaktan onları alıkoyardı. Ama kötü oldukları için kötülük yiyip içer e ağızlarını silerler fakat hiç kötülük yapmadıklarını söylerler (Süleyman’ın Özdeyişleri 30:20). Ama yaptıkları kötülükten ötürü hak ettikleri karşılığı alacaklardır.

Kardeşlerim, her zaman Rab’bin bir çocuğu olun ve ölümlü düşmanlarınızdan korkmayın. Haksız suçlamalarla ellerini kaldıranlar eğer Rab bizi korumazsa bir gün daha kötüsünü de yapabilirler. Ama Rab bizi korur çünkü o sadıktır! Tuzaklara aracılık edenin vah haline (Matta 18:7).

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

BİLGECE BİR ÖĞÜT

 BİLGECE BİR ÖĞÜT

“RAB’be umut bağla, O’nun yolunu tut, 

Ülkeyi miras almak üzere seni yükseltecektir. 

Kötülerin kökünün kazındığını göreceksin.” (Mezmurlar 37:34)

Rab’be umut bağlamamız buyuruldu; bunun anlamı Rab’bin bir vaadi bize açıklandığında ona inanmamız, Babamıza onu almak için dua etmemiz, gereğini yapmamız ve Rab’be şükretmemiz gerektiğidir. Eğer bu vaat hemen gerçekleşmezse sonucu görene kadar Rab’bi beklemeliyiz. Eğer Rab’bin cevabı gecikirse bereketin aslında bizim için olmadığını düşünmemeli, vaadimizden vazgeçmemeliyiz. Rab’bi beklemek, sözünü tutacağına inanıp Rab’be güvenmektir.

Babamızın bize açıkladıkları bereketlerimizi almak için izlememiz gereken yolu bize gösterir. Bunu hep aklımızda tutmalıyız ki söz her zaman bize açılsın. Ne zaman Rab’bin varlığına girmemiz gerekse, ister gece ister gündüz olsun, bu yolu kullanmalıyız. Rab’be ait olmayanlar bu yoldan geçemezler, çünkü o yolu açan Rab kutsaldır.

Bize vaat edilen ülkeyi miras almadan önce yükseltilmemiz gerekiyor. Bu yükseltme günahlarımızın bağışlanması, hayatlarımızı etkileyen ayartılardan kurtulmamız, ruhlarımızın arındırılması ve Rab’bin Kutsal Ruhu ile vaftiz olduğumuzda aldığımız meshediş aracılığıyla gerçekleştirilir. Yani bir başka ifadeyle, yeniden doğduğumuzda bizi artık Rab’den ayırabilecek hiçbir şey kalmaz; şeytanın üzerimizdeki tüm yetkisi artık kalkmıştır. Bu olduğunda göksel güçlerin önünde yükseltiliriz ve düşmanın bizi tutsak eden gücünü yenilgiye uğratırız. O zaman bize vaat edilen ülkeyi miras alabiliriz. Kardeşler, Rab’bin kendilerini yönlendirmesine izin verenlerin hayatlarında Rab’bin tüm vaatleri gerçekleşir.

Hristiyanların vaat edilmiş ülkeleri ruhsal bir ülkedir. Bu işlerin bizim kontrolümüzde olduğu, süt ve bal dolu bir hayattır. Rab’bin muhteşem vaatlerinin gerçekleştiği, Mesih’teki haklarımızı kullandığımız hayattır. Bu haklar ve vaatler Rab’bin tüm kullarına verilir.

Günahlı düşünceleri aklınızdan çıkarttığınızda ve kalbiniz tamamen Rab’bin kontrolünde olduğunda, Rab’bin sizi bereketlerle dolu bir dünyaya götüreceği vaadinin bir şaka ya da yalan olmadığını görürsünüz. Birçok insanı Müjdede mutlu ve zengin bir hayat yaşamaktan alıkoyan şey yalancı ruhları dinlemeleri ve onların yalanları yüzünden Babanın sözünü vermediği şeylere inanmalarıdır. Mesela Rab mutluluğunuz için eşinizi öldürüp bir başkasıyla evlenmenizi söylemez. Rab sizi ve tüm ev halkınızı kurtaracağına söz vermiştir (Elçilerin İşleri 16:31).

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

DOĞRU ŞEYİ YAPMAK

 DOĞRU ŞEYİ YAPMAK

“Benimle birlikte RAB’bin büyüklüğünü duyurun, 

Adını birlikte yüceltelim.” (Mezmurlar 34:3)

Hayattaki en büyük görevimiz Rab’be övgüler sunmaktır. Rab güçlüdür, iyidir ve herkese yardım eder. Rab’bin çocuklarının görevi onun sevgisini deneyim etmek ve diğer insanların da onu tanımalarına ve sıkıntı içinde olanlar için neler yapabileceğini bilmelerine yardım etmektir. Başka kimse bizi kötü güçlerden kurtaramaz. İnsanlar İsa olmadan kayıptırlar ve kötü ruhlara karşı savunmasızdırlar. Kötü ruhların görevi çalmak, öldürmek ve yok etmektir (Yuhanna 10:10).

Mezmur yazarı Rab’bi yüceltmek isteyen herkesi bunu yapmaya davet ediyor. Yüce Rab’bin tüm kulları tam olarak İsa’nın söylediklerini yapsa ne güzel olurdu. Böylece Baba yüceltilmiş olurdu. İmanla yaşamayı bilenlerin bu bilgiyi herkesle paylaşmaları gerekir. Mezhebimiz ya da kendimiz için çalışmak değil, müjdeyi duyurmak önemli olan tek şeydir. 

Müjde için yaptıklarımızın meyvesi Rab’bin adını yüceltmektir. Buna ulaşmak için onu nasıl ve ne zaman kullanacağımızı öğrenmeli, bunu Babamızın bizden beklediği eminlikle yapmalıyız. Kiliselerimizin büyümesi için bilimsel teorilere ya da mucize yapanlara ihtiyacımız yok. Rab’bin işini sadakatle yapmaya ihtiyacımız var. O zaman Rab’bin adın yüceltilecektir.

Gizli işler yapmayın ve bencil olmayın; kurtulmuşlarla birlikte çalışın çünkü Yüce Rab’bi hoşnut eden budur. Rab çocuklarının birlikte, birlik içinde yaşamalarını ister; tabi bu devamlı onların evlerinde zaman geçirmemiz demek değildir (Süleyman’ın Özdeyişleri 25:17). Pastörlerin de devamlı kilise değiştirmemeleri gerekir. Birbirimiz için dua etmeli, kimsenin yüreğinde şüphe duymasına izin vermemeli ve hiçbir hizmetle ilgili sahte dedikodular yaymamalıyız. 

Rab’bin işinde rekabet olmamalıdır (1. Korintliler 3:4). Birbirimizle dayanışma içinde olmalıyız. Eğer birisi Rab’den bir öğüt alırsa ve onun uyarınca işinde başarılı olursa, diğerleri de onlar için dua etmeli ve onlara yardımcı olmalıdır. Bunun için gerekirse herkese açık tanıklıklar bile verilmelidir.

Rab’be ait olanlar ve Rab’bin işine bağlı olanların düşmanla işbirliği yapmamaları gerekir çünkü bu göksel işe engel olur. Eğer Rab bereketlerini bir kiliseye döküyorsa bu yüzden diğer insanlar Yüce Rab’bi övmelidir. Eğer bir gün İsa’yı duymaya ihtiyacı olan kimse kalmazsa, o zaman ben hayatımı başka bir şeye adarım. Rab’be hizmet edin ama bunu kendi özel işiniz ya da çıkarınız için yapmayın.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

GERİ DÖNMEYİN

 GERİ DÖNMEYİN

“Döneklik etmedik, 

Adımlarımız senin yolundan sapmadı.” (Mezmurlar 44:18)

Bu utanç ve üzüntü dolu bir zamandı çünkü İsrail düşmanlarına yeniliyordu. Mezmur yazarı ulusun içinden geçtiği bu utanç verici durumu aktarırken bu yenilgilerin Rab’bin yardımı alınamadığı için görüldüğünü söylüyordu; çünkü insanlar Rab’bi unutmuşlar ve onunla olan anlaşmalarına sadık kalmamışlardı. Rab’bin sözüne karşı her zaman olumlu bir tavırla yaklaşmalıyız çünkü söz sayesinde Rab’bin iyiliğini hayatımızda görürüz. Her şeyin neden olduğunu anlamıyoruz, ama Rab’bi unutmak ve onunla olan anlaşmamıza sadık kalmamak asla Rab’bin bir kulunun aklından geçmemesi gereken şeylerdir. 

İsraillilerin yüreği döneklik etmemişti; yani vazgeçmemişlerdi. İçinden geçtiğiniz denenmenin ne tür bir denenme olduğu önemli değil; asla pes etmenizi söyleyen iç sesi dinlemeyin. Havlu fırlatma düşüncesine kulak verenler yükümlülüklerini terk ederler ve ruhsal temelleri de bunun sonucunda zayıflar. Düşmanla yüzleşme gücünü kendilerinde bulamazlar. Gizli kozları olanlar başarıya ulaşamazlar çünkü yürekleri sadık değildir.

Kimin karşınızda olduğu önemli değildir, pes etmeyi ya da koşulları asla düşünmeyin. Kabul edebileceğiniz tek koşullar Kutsal Yazılardaki koşullardır çünkü onlar tek gerçek olanlardır. Dış koşullar nasıl görünürse görünsün devam edin! Düşmanın yalanlarıyla sizi etkilemesine izin vermeyin. Eğer şimdi güçlü hissediyorsanız ve size saldıran kötülüğü azarlarsanız, Rab çabanızı ve onu dinleme kararlılığınızı görecek, yardımınıza gelecektir.

Zayıf insanlar hep oldular ve hep olacaklar. Kayaya güvenmeyenler şeytanın saldırılarından ya da sorunlarının boyutundan kolayca korkarlar. Rab’bin diğer tüm güçlerden sonsuz miktarda üstün olduğunu unuturlar (1. Yuhanna 4:4). İşin sırrı Rab’bin yolunu asla terk etmemektir.

İyi haber şu ki Babamız bizim yanımızdadır (Romalılar 8:31) ve davamızı savunacaktır. Eğer onun buyruklarını yerine getirirsek Rab yanımızda yer alır. O aradığımız başarıya ulaşmak için ihtiyacımız olan gücümüzdür. Tek yapmamız gereken onun sözüne inanmak, bizim için savaşmasına ve bize zaferi getirmesine izin vermektir.

Yenilgiyi kabul edenler asla Rab’bi hoşnut etmezler. Ama savaşanların hayatlarında vaatler gerçek olur ve bu kişiler Rab’bi hoşnut ederler. Rab’bi hoşnut etmek bizim seçimimizdir. Eğer Yüce Rab’bi kararlarımız karşısında sevindirirsek gücümüz de o kadar artar.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

GÜÇLÜLERİN AKILSIZLIĞI

GÜÇLÜLERİN AKILSIZLIĞI

“Mezarları, sonsuza dek evleri, 

Kuşaklar boyu konutları olacak, 

Topraklarına kendi adlarını verseler bile.” (Mezmurlar 49:11)

İnsanlar başarılarına aldanabiliyorlar. Maddi varlıkların en ruhsal insanları bile kandırma gücü vardır. Yüreklerine biriktirdikleri bu zenginlikleri yerleştirenler Rab’den uzaklaşırlar ve sonunda büyük acılar görürler. Bu yüzden bu dünyada Rab’bin yerine başka bir şeye güvenmek bilgece değildir. Gözümüzü açık tutmalı ve düşmanın gerçek amacımızdan bizi saptırmasına izin vermemeliyiz. Şeytan kurtuluşumuzdan vazgeçmeyeceğimizi bildiğinden başka şeylerle dikkatimizi dağıtır. Birçok insanı bu şekilde kandırmış ve dünyasal şeylere çekmiştir.

Üniversite diploması, yetkili bir rütbe, her istediğinizi alacak kadar para ya da başka türlü avantajlar belki başkalarından daha iyi olduğunuzu düşünmenize yol açıyor ama bu düşmanın sizi Rab’bin varlığından uzaklaştırmak için kullandığı bir hiledir. İmandan uzak yaşayanlar ya da ellerini attıkları her şeyde herkesten iyi olduklarını düşünenler birkaç adım geri atıp Rab’den af dilemelidirler. Bu kişiler hata yapmaktadırlar ve düşmeye mahkumdurlar. Kardeşlerim, asla kendinize ait bir şeye güvenmeyin, sadece Rab’be güvenin.

Maddi varlıklar sonsuz değillerdir. Geçici olarak elinizde olabilirler ama en ummadığınız anda elinizden kayıp gidebilirler. Oysa dünyadaki yolculuğunuz sırasında sizinle kalsalar bile Büyük Günde size yararları olmaz çünkü o zaman adil Yargıcın önünde her şeyinizi arkanızda bırakmış olacaksınız.

Bu hayatta ulaştığımız her şey öldüğümüzde burada kalacak. Bizden alınmayacak tek şey İsa aracılığıyla kavuştuğumuz kurtuluş ve ondan öğrendiğimiz her şeydir. Geçici şeylere güvenmek ve onları sevmek doğru değildir. Elimizde az da olsa çok da olsa yapmamız gereken Rab’be güvenmek, sahip olduğumuz ya da başardığımız her şey için ona övgüler sunmaktır.

Rab’bin bize zenginlikleri toplama gücünü veren ve bizi zafere götüren olduğunu anlamamız gerekiyor. Hayatta gerçek hazırlığı bize bizzat Rabbimiz sağlar. Bunu fark edip Rab’be şükredenler denenmelerden canları yanmadan geçerler. Ulaştıkları sonuçlarla övünenler ise Rab’bin gücünün hayatlarında hareket etmesine engel olmaktadırlar.

Minnettar insanlar Mesih’te birçok sevinçli anlar yaşarlar. Bir mucize görmek, asla sonu gelmeyecek olan bir yolculuğun başlangıcıdır. Yaratıcımıza ait olan övgüyü kendimize verdiğimizde onun hayatımızda çalışmasına engel oluruz. Bu yüzden her zaman Rab’be şükretmeliyiz; o zaman Rab hep bizimle olabilir. Düşmanın Rab’bin lütfundan bizi uzaklaştırmasına izin vermemeliyiz çünkü Rab lütfunu üzerimize dökmek istiyor.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

AKILLICA OLMAYAN BİR KARAR

 AKILLICA OLMAYAN BİR KARAR

“Aram Kralı şöyle buyurdu: “Gidip onun nerede olduğunu öğrenin. Adam gönderip onu yakalayacağım.” Elişa’nın Dotan’da olduğu bildirilince.” (2. Krallar 6:13)

Elişa Rab’bin gücünü harika bir şekilde gösterdiği işlerde kullanılan bir peygamberdi. Bu Rab’bin kutsal işini yapmaya çağırılan herkes için böyle olmalıdır. Bizim mesajımızı duyurmak için pazarlamacılar ya da oyunbazlar olmamız gerekmiyor. Tek yapmamız gereken işimizi Rab’bin yönlendirişiyle yaptığımızdan emin olmaktır.

Bir defasında birkaç çocuk şeytanın etkisine kapılıp Rab’bin adamıyla kel olduğu için alay etmeye başlamışlardı. Bu kötü tavırlarını canlarıyla ödediler. Peygamber ir lanet ilan etti ve iki dişi ayı ormandan gelip onları pençeledi (2. Krallar 2:23-25). 

Bir başka olayda da Suriye Kralı İsrail’e karşı savaş açmıştı. Bu yüzden tüm generallerini Şam’da toplayıp saldırı planları yapmaya başladı. Ama Elişa Yüce Rab’bin varlığında yaşadığı için kralın Rab’bin halkına yönelik kötü planlarını öğrenmeyi başardı. Peygamber İsrail kralını uyardı ve kral halkı korumak için gereken önlemleri almaya başladı. Bunlar karşısında kafası karışan Suriye kralı aralarında bir casus olduğunu düşünmeye başladı. 

Krala durumun bu olmadığı, seçilmiş halkın ülkesinde yüce Rab’bin her şeyi açıkladığı bir adamın yaşadığı söylenmiş olsa da, Suriye kralı akıllıca olmayan bir şey yaptı: Uşaklarına Rab’bin peygamberini yakalamalarını söyledi, çünkü askerlerinin onu tutuklamasını istiyordu (2. Krallar 6:8-23). Elişa bunu da duydu. Eğer benliğe göre yaşasaydı kaçıp giderdi. Buradan anlıyoruz ki duyduğumuz haberler yüzünden ani kararlar vermemeli, Babanın bizi yapmamız gereken hamleler konusunda yönlendirmesini beklemeliyiz.

Elişa’nın yardımcısı büyük bir ordunun şehri kuşattığını gördüğünde çaresizliğe kapıldı ve efendisine gidip haber verdi. Ama peygamber Rab’bin kendisini koruduğunu bildiği için bu adamın gözlerini açmasını isteyerek Rab’be dua etti. Bunun ardından genç adam kendileriyle birlikte olan varlığın, bütün atlarıyla ve ateşli savaş arabalarıyla gelen düşmandan daha güçlü olduğunu anladı.

Rab’bin kullarının her zaman bir planı vardır: bu Rab’bin planıdır. Elişa Yüce Rab’be düşman ordusunu kör etmesi için dua etti. Sonra onları Samiriye’ye götürdü ve Yüce Rab’den orada onların gözlerini açmasını istedi. İnsanlar gözleri açıldığında kendilerini Samiriye’nin ortasında, etrafları şehrin ordusuyla çevrili olarak buldular. İsrail kralı da karşılarındaydı. Suriyeliler çaresizliğe kapıldılar. İsrail kralı onları yok edip edemeyeceğini bilmek istemişti. Ama Rab yıkım sevmez, sadece insanlara dersler öğretmeyi ister. Bugün de bazı insanlar bize zarar verse bile onların ölmeleri için değil, gerçeğin anlayışını tam olarak edinmeleri için dua etmeliyiz.

Elişa kralın Suriyelilere kötü davranmasına izin vermedi. Bunun yerine onlar için yiyecek getirdi ve bu bilgece tavrı sayesinde yaşadığı süre boyunca Suriyeli yağmacılar bir daha İsrail ülkesine girmediler. Kardeşlerim, imanın ürünleri her zaman esenlik ve kurtuluştur. Bu yüzden sorumluluğunuz altındakilerle ilgilenin.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

EN İYİ SEÇİM

 EN İYİ SEÇİM

“Tanrı buyruğuna uyan canını korur, 

Gitmesi gereken yolları umursamayan ölür.” 

(Süleyman’ın Özdeyişleri 19:16)

Rab bize kötü değil, iyi işler yapmamız için özgür irade vermiştir. Bu yüzden kararlarımızın hepsini Rab’bin sözünün ışığında vermeliyiz; yoksa zamanımızı boşa harcarız. Babamızın buyruklarına aykırı tavırlar takındığımızda düşmana hayatımızda yer açarız ve bunun sonucunda da enginler enginleri çağırır (Mezmurlar 42:7). Eğer tövbe etmezsek bir süre sonra büyük bedeller ödemeye başlarız. Kendiniz yoklayın; yaptığınız fakat tövbe etmediğiniz bir şey var mı diye bakın. Sonra Rab’den af dileyin ki hayatınızda açılan boşluk kapansın ve düşman artık size işkence etmek için koz bulamasın.

Her şeyi İsa’nın adında yapmalıyız; Rab’bin buyrukları bile onun adında yapılması gereken şeylerdir. Eğer İsa’nın adında yapmazsanız zina etmeyeceğinizi, çalmayacağınızı ya da yalan yere tanıklık etmeyeceğinizi söylemenin anlamı yoktur. Bu yüce ismi karşınıza çıkan ayartılara karşı da kullanın; size karşı koyamadıklarını ve önünden kaybolduklarını göreceksiniz. Bu isim her zaman işe yarar.

Rab’bin buyruklarını yerine getirmek sizi ayrıcalıklı biri yapar ve ödülünüz büyük olur. Bu tavır bu dünyada da sonsuz yaşamda da kazandırır. Rab’bin verdiği görevleri yerine getirdiğimizde Rab bizim yararımıza olacak işler yapar. Onun buyruklarına sadık kalanların hayatlarında vaatlerini gerçekleştirir. Rab’bi gerçekten sevenler, yani onun buyruklarını dürüstçe yerine getirenler, ilahi sevginin hayatlarında etkin olduğunu görürler (Romalılar 8:28; Mezmurlar 91:14). Ancak Babanın bize söylediklerini yaptığımızda kazanırız.

Yürüdüğümüz yollar bize Rab tarafından sözünde açıklanırlar. Onları hor görenler ölürler; Adem Aden bahçesinde günah işlediğinde böyle olmuştu (1. Korintliler 15:22). Fiziksel olarak yaşamaya devam etmişti ama Yaratıcısıyla olan iletişimini kaybetmişti. Bugün kiliselerimizdeki birçok insan da Rab’bin varlığını hissedemiyor çünkü bu nedenle imanda ‘bitkisel yaşam’a giriyorlar.

Sevgili okuyucu, akıllı ol ve Rab’bin sana söylediklerini yapmayı ihmal etme. Rab kesinlikle önemli olmayan hiçbir şeyi yapmamızı istemez. Rab’bin verdiklerini hor görmeyin, yoksa düşmanın saldırılarına karşı savunmasız kalırsınız. Eğer Rab’den uzaklaşırsanız şeytan size saldırma fırsatı bulur. Bu şekilde de ruhsal ölümü yaşamakla kalmaz, aynı zamanda fiziksel ölüme bile gidersiniz.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares