24 Nisan 2016 Pazar

Zeitgeist Belgeseli'ne Hristiyanlardan Cevaplar 2


Zeitgeist Belgeseli'ne Hristiyanlardan Cevaplar 2 

Hristiyanlıkta Putperestlik var mı?
Bölüm 1: Horus ile İsa arası

Bölüm 1: Şimdi hep birlikte büyük bir yalanın çöküşünü okuyacağız. Bu yalan Zeitgeist adlı belgesel ile ortaya çıkmıştır ve gerek Ateistler gerek Agnostikler ve gerekse Deistler tarafından direk olarak kabul edilmiştir. Lakin ne yazık ki dinini bile bilmeyen Hristiyan karşıtı Müslümanlar tarafından bile kabul edilmiştir. Şimdi ise Zeitgeist adlı belgeselin bu büyük yalanının çöküşünü okuyalım:

Horus ile İsa Arasında bir benzerlik var mı?

1. Horus’un Babası Tanrıydı?

--Horus’un hayatında sadece Babası(Osiris) değil, Annesi, Halası, Amcası vs. hepsi Tanrı idi. Pagan inançlarında bir değil, iki değil, yüzlerce hatta binlerce Tanrı vardır. Mesih İsa’nın fiziksel olarak asla bir babası yoktu. İsa’ya Tanrı oğlu denilmesi tamamen manevi ve mecazi bir anlam taşımaktadır. Azize Meryem’in eşi Yusuf ise bir insandır. Horus’un babasının Tanrı olmasının, Mesih İsa ile benzerlik gösterdiğini söylemek mantığa aykırıdır. Çünkü zaten Horus’un sülalesi Tanrı idi, Babası olan Osiris’inde Tanrı olması gayet normal değil mi?

2. Horus’un Annesinin adı Meri, Babasının adı Joseph miydi??

--Horus’un annesinin adı İsis, Babasının adı ise Osiris’tir.

3. Horus bir ahırda mı doğdu?

--Horus bir bataklık kenarında doğmuştur.

4. Horus “vaftiz” edildi mi?

--Horus vaftiz edilmedi. Bu konuda hiçbir kayıt, bilgi yoktur.

5. Horusun 12 takipçisi varmıydı?
--Kayıtlara göre Horus’un 4 tane yarı tanrı takipçisi vardı, 16 tane de insan takipçisi vardı. Toplam olarak 20 tane takipçisi bulunmaktaydı.

6. Horus ölüleri diriltebiliyor muydu?

--Horusun ölüleri dirilttiğine dair hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Horus’un Annesi İsis Diriltme Tanrısı idi, Horus değil. Zaten İsis, Osiris’i dirilterek bir oğul(Horus) edinmiştir.

7. Horus çarmıh’a gerilerek mi öldü?

--Horus Eğer çarmıh’a gerilse idi Mutlak kayıtlara geçerdi. Ama çarmıh’a gerildiğine dair ne bir kayıt ne de bir işaret vardır. Ayrıca Horus’un ölüm nedeni bellidir. Horus, Uhat isimli bir akrebin kendisini sokması sonucu öldü. Thoth adlı Tanrı tarafından da büyüyle tekrar diriltildi. Bu durum Britannica’da da belirtiliyor. Ayrıca Çarmıh’a Gerilme Hristiyanlığa özel bir şey değildi, Bu bir idam şekliydi.

8. Horus Dünyanın ışığı mıydı?

--Horus, RA ile de ilişkilendiriliyor. Horus Işık Tanrısıydı. Gündüzün ışığı Güneş’i, gecenin ışığı Ay’ı temsil ettiğinden dolayı Işık Tanrısıdır. Horus’un en büyük düşmanı ise Seth’dir. Seth karanlık tanrısıdır. İyi ile Kötü kavramını her mitolojide görürüz. Işık olarak görülmesi normal değil mi? Eğer mitolojileri incelerseniz tüm Güneş Tanrılarının, dünyanın ışığı olarak görüldüğünü, görürsünüz. Çünkü Güneş, aydınlatır. Dünyaya ışık saçar. Ay’da dünyayı aydınlatır. Ve de İsa’nın böyle bir özelliği yok. Mesih İsa’nın Dünyanın ışığı olarak görülmesi tamamen kurtarışla ilişkilidir.

9. Horus’un Annesi İsis “Bakire” miydi?

--Horus Efsanesi ana hatlarıyla şöyledir:

--Geb ve Nut’tan 4 çocuk dünyaya gelmiştir: Osiris, İsis, Seth ve Nepthys. Osiris içlerinden en büyük olanıydı. Bu nedenle, Mısır kralı oldu, kız kardeşi İsis ile evlendi. Kardeşi Seth, Osiris’i kıskanıyordu ve bir gün onu öldürdü ve parçalara ayırdı. Bu sayede, Onun yerine Mısır kralı oldu. Kız kardeşi Nepthys ile evlendi. İsis ise ülkeyi gezip, kocasının vücudunun parçalarını buldu ve onları tekrar bir araya getirip, ondan bir çocuk sahibi oldu. İşte bu çocuk, Horus’tur! Açıkça görüldüğü gibi, Horus’un annesi “Bakire” filan değildir; efsanede anlatılanlarla Mesih İsa’nın doğumu arasında herhangi bir ilişki yoktur!

10. Horus 25 Aralıkta mı doğdu?

--Horus’un doğum tarihi Khoiak festivaline denk geliyor, bu da Ekim-Kasım aylarına denk gelir. Ayrıca İncil’de İsa’nın doğum tarihi 25 Aralık olduğuna dair bir ayet mevcut değildir. Bu Tarih’i bilmediğimiz için Mezhepler farklı tarihlerde kutlar. Mesela Ortodokslar 6 Ocak’ta, Katolikler 24 Aralıkta.

11. Horus’a Güzel Çoban, Tanrı kuzusu deniliyor muydu?

--Horusun bu gibi lakaplar ile anıldığına dair hiçbir kayıt yoktur.

12. Horus 12 yaşında öğretmen miydi?

--Horus’un öğremen olduğuna dair herhangi bir kayıt, bilgi yoktur. Horus Mısır’a hükmedebilecek yaşa gelene kadar annesi İsis tarafından saklanmıştı.

13. Horusun Doğumu doğuda ki bir yıldızla meydana gelmiştir, 3 kral yıldızı izlemiş, Horus’u bulmuş ve yeni doğan Tanrıyı süslemişlerdi bu hikâye doğru mu?

--Horusun hikâyesinde böyle bir şeye rastlamıyoruz. Doğudaki yıldız, 3 Kral kaynaklarda yok, bu tamamen Anti Hristiyan güçler tarafından uydurulmuş bir hikayedir. Ayrıca İsa'nın Hikayesindede, gelenlerin 3 kişi olduğu söylenmez. "İsa, Kral Hirodes’in devrinde Yahudiye’nin Beytlehem kasabasında doğduktan sonra bazı yıldızbilimciler doğudan Kudüs’e gelip şöyle dediler: «Yahudilerin kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O’nun yıldızını gördük ve O’na tapınmaya geldik.»" Matta 2:1-2

Yararlanılan kaynaklar:

(1) Teksas Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi,
(2) Mısır Mitolojisi, Arkeolog ZahiHawass, Arkeolog Şeyh Ali
(3) Ege Meta Yayınları DictionnairedesSymboles,
(4) Jean Chevalier ve Alain Gheerbrant
(5) Psi dergisi, Cilt–1, Sayı–3
(6) Budge, E. A. Wallis. EgyptianReligion. Kessinger, 1900.
(7) Collier, Mark andManley, Bill, HowtoReadEgyptianHieroglyphs: RevisedEdition. Berkeley: University of California Pres, 1998.
(8) Salaman, Clement, Van Oyen, Dorine, Wharton, William D, andMahe, Jean-Pierre. TheWay of Hermes: New Translations of theCorpusHermeticumandTheDefinitions of HermesTrismegistustoAsclepius. Rochester: InnerTraditions, 1999.
(9) Bleeker, ClaasJouco. 1973. HathorandThoth: Two Key Figures of theAncientEgyptianReligion. Studies in theHistory f Religions 26. Leiden: E. J. Brill.
(10) Boylan, Patrick. 1922. Thoth, theHermes of Egypt: A Study of SomeAspects of TheologicalThought i AncientEgypt. Lodon: OxfordUniversityPress. (Reprinted Chicago: Ares Publishers inc., 1979).
(11) Budge, E. A. Wallis. EgyptianReligion. Kessinger Publishing, 1900.
(12)Jaroslav Cerny. 1948. “Thoth as Creator of Languages.” Journal of Egyptian Acheology 34.121–122.
(13) Budge, E.A. Wallis. The Gods of the Egyptians Volume 1 of 2. New york: Dover Publications, 1969 (orijinal in 1904).
(14) Natıonal Geographıc, Mısır

23 Nisan 2016 Cumartesi

Zeitgeist Belgeseli'ne hristiyanlardan cevap 1

Zeitgeist Belgeseli'ne Hristiyanlardan Cevap

 Bu soru özellikle şu an internette çok popüler olan, Yeni Dünya Düzeni ve Illuminati ile ilgili olan "Zeitgeist" belgeselinden sonra daha çok sorulmaya başladı. Film, 30 dakikayı İncil'e ve Hristiyanlık'a saldırmakla ve özellikle de İncil'de anlatılan İsa'nın yaşam hikayesinin Mısır tanrısı Horus, Krisna, Mitras, Dionysus ve diğer Pagan tanrılarının yaşam hikayelerinin bir kopyasından baska bir şey olmadığı iddiası üzerinde durarak harcıyor.

Buna ek olarak da Da Vinci Şifresi'nin (Şu ana kadar yazılmış en Hristiyanlık karşıtı kitaplardan biri) yazarı Dan Brown, "Hristiyanlık'la ilgili olan hiçbir şey orjinal değildir" derken yukarıda bahsedilen mitolojik figürlerin İncil'deki İsa ile ilgili bölümlerin temelini oluşturduğunu iddia ediyor.

Okumakta olduğunuz bu makale yukarıda bahsedilen iddiaların sağlam kanıtlara dayanmadığını göstermekle kalmayıp aynı iddiaların Dan Brown, "Zeitgeist" belgeseli ve diğerlerinin hizmet ettiği daha büyük bir amacı da gözler önüne serecektir.

"İsa Horus'un kopyası mıydı?"

Zeitgeist filmi İsa'nın "kopya" olduğunu kanıtlamak için Horus ile ilgili birçok iddia ortaya atıyor. Fakat bakalım gerçek Mısır mitolojisi ne diyecek?

"Horus 25 Aralık'ta doğmuştu"

Eski Mısır mitolojisine bakılırsa, Horus’un doğum günü Khoiak sezonunda kutlanırdı. Bu sezon, Ekim ve Kasım aylarına denk gelirdi. Aralık'ın 25'ine değil. Bunu da geçtik, 25 Aralık İncil'de asla İsa'nın doğum günü olarak geçmez, İsa'nın hayatıyla da bir bağlantısı yoktur. Yani, bu iddianın hiçbir temeli yoktur.

"Horus bir bakireden doğmuştu"

Horus'un doğumuna ilişkin 2 iddia var. Bunların en meşhuru ise Horus'un öldürülmüş Osiris'in ardından dul kalan İsis tarafından (ki kendisi bir bakire değildir) doğurulmuş olduğudur. İsis, büyü yoluyla Osiris'in beden parçalarını toplamış ve penisiyle hamile kalmıştır. Bunun bir bakireden doğum değil, bir cinsel birleşmeyi belirttiği çok açıktır. Bu olayların anlatıldığı "Hymn to Osiris" şunu da anlatır: "[İsis] kalbi dinlenmekte olan onun işe yaramaz parçalarını diriltti [penis] , onun özünden cekti, [DNA materyali], ve bir çocuk yarattı [Horus]."

"Yeni Kurtarıcı'ya Tapmak için 3 Bilge Adam Geldi"

Bu iddia için belgeselde kaynak belirtilmemiş. Buna ek olarak İncil, İsa'yı ziyarete gelenin "üç bilge adam" olduğunu söylemez. Gelen adamların sayısını da söylemez. Ayrıca gelen adamlar İsa'yı ziyarete yemlikte gelmemişlerdi. O daha yeni yürümeye başlamış bir çocukken, ailesinin evini ziyaret ettiler.

"Horus 12 yaşında bir çocukken inanılmaz bir öğretmendi"

Film bu iddiayı doğrulayan hiçbir Yeni Antlaşma öncesi kaynak gösteremiyor.

"Horus'un 12 havarisi vardı"

Tarihçi Glen Miller şöyle yazıyor: "Benim tarihi metinler üzerine yaptığım araştırma bunu doğrulamıyor. 4 Havari hakkında kaynaklar bulabiliyorum – Yarı tanrı da denen HERU-SHEMSU ("Horus'un Takipçileri") [GOE:1.491]. 16 insan takipçiye ait referanslar da bulabiliyorum, ve sayısı bulunmayan, adı mesniu/mesnitu olan, Horus'a birçok savaşta eşlik etmiş bir grup takipçiye ilişkin de kaynak bulabiliyorum. [GOE:1.84deki HERU-SHEMSU ile alakası da olabilmesine rağmen]. Ama Horus'un 12 havarisine ilişkin hiçbir yerde bir şey bulamıyorum." Buna ek olarak 12 Zodyak'ın Horus'un Havarileri olduğunu iddia edenler de var. Eğer olay bu bile olsa bunlar Horus'un hayatını kaleme alan ve onu öğreten gerçek insanlar değiller. Bu diğer bir yanlış ve boş iddia.

"Horus çarmıha gerilmiş, ölmüş, gömülmüş ve üç gün sonra dirilmiştir"


Hiçbir tarihi Mısır kaynağında bu iddia geçmiyor. Buna ek olarak, çarmıha gerilme Horus mitinden binlerce yıl sonra Roma İmparatorluğu tarafından icat edilmiş olan bir idam yöntemiydi. Ayrıca İsa'nın çarmıha gerilmesiyle ilgili olarak yaşadığı yüzyıla ilişkin binlerce belge mevcut .

Eğer Zeitgeist belgeselinin nasıl bu kadar dayanaksız ve mantıksız iddiaları ortaya atabildiğini soruyorsaniz; "Skeptic's Fallacy" adlı kitaptan yararlanıyorlar diyebiliriz: kısaca, İncil'in güvenilirliğine saldırmak amacıyla bu kitabın tamamen güvenilir olduğu farz edilmiş. Zeitgeist'in yaratıcıları izleyicilerin çoğunun araştırma yapmayıp, söylenen her şeyi gerçek olarak alacaklarını biliyorlardı. (tıpkı Dan Brown'un Da Vinci Şifresi'nde yaptığı gibi). Eğer gerçekten zaman harcanılırsa, bu belgeselin iddialarının çoğunun, yazarı Acharya S. olan "The Christ Conspiracy" adlı kitaptan aldığını da göreceklerdir.

"İsa, Mitras'ın kopyası mıydı?"


Zeitgeist tıpkı şüphecilerin yaptığı gibi milattan sonra 1. Ve 4. yüzyıllar arasında Roma'da yaygınlaşan İsa'nın Mitras'ın kopyası olduğu iddiası ile devam ediyor (Bu iddianın Mesih'in ölümünden sonra ve Mesih'in gelişini müjdeleyen kehanetlerden binlerce yıl sonra ortaya çıktığını da unutmayalım) Film şunları iddia ediyor:

"Mitras bir bakireden doğmuştu"

Mithras kültüyle alakalı, eski tarihe dayanan sanat eserlerinden başka hiçbir kaynak yok. (Buna karşın İsa Mesih'in doğumu yaşamı ve ölümü ile ilgili binlerce tarihi metin bulunmaktadır). Fakat tarihçilere göre; Mitras ne bir bakireden ne de bir insandan doğmuştur. Mitras bir kayadan olmadır.

"Mitras 25 Aralık'ta doğmuştur"

Bir kere daha şöylemek gerekirse, 25 Aralık tarihi İncil'de geçmez, bu nedenle de İsa ile bağdaştırılamaz. Buna ek olarak, Mitraizm'in de böyle bir iddiası hiçbir zaman olmamıştır.

"Mitras çobanlar tarafından ziyaret edilmişti"

Mitras'ın doğumuna ilişkin en eski kaynak, O'nun bir kayadan doğumu sırasında yanında bulunan ve çoban olarak gözüken 12 adam ile birlikte tasvir eden bir kayadan ibarettir (Tabii bu olay çok gariptir ki Mitras'ın doğumu insanlığın yaratılmasından önce gerçekleşmiştir (!) ). Bu kadar açık bir tutarsızlık Mitraizm araştırmalarında büyük bir kusuru gözler önüne serer, fakat Zeitgeist takımı yine bunu göz ardı etmiş. Buna ek olarak hatırlanabilir ki, bu inanç milattan sonra 4. yüzyıla dayanır, yani İncil'lerin yazılmasından ve o dönemde dünyanın bilinen her noktasına ulaştırılmasından sonrasına…

"Mitras'ın 12 havarisi vardı"

Bu iddia Mitras'ı 12 Zodyak işaretiyle sarmalanmış olarak gösteren bir oymaya dayanmaktadır. Zodyak işaretlerini havari olarak adlandırmak için hiçbir neden yok. Unutmayalım, Mitra kültünün yaygınlaşmasından önceye dayanan (Milattan sonra 1-4. yüzyıllar arasi) Mitras'ın varlığına ilişkin olarak bile hiçbir kaynak yoktur. En eski yazmalar gözlemlerini not etmiş yabancılara aittir. Yani Zeitgeist'in ortaya attığı iddiaların çoğu bir sanat eserine dayanmaktadır. İlk büyük Mitras araştırmacılarından Franz Cumont oradaki adamların sadece zodyak işaretlerini giyen sıradan insanlar olduğunu söylemiş, İsa ve Mitras'i birbirine bağlama çabasının ne kadar ileri gidebileceğini göstermiştir.

"Mitras çarmıha gerilmiş, 3 gün ölü kalmış ve dirilmiştir"

Özellikle bu iddia Hristiyanlık'ın kopya olduğunu gösterme çabalarının ne kadar saçma olduğunu gösteriyor. Mitraizm'de Mitras asla ölmez. Dünyasal görevini tamamlamış ve atlı arabasıyla göklere dönmüştür. (Ne kadar ironik, 800 yıl önce yazılmış 1. Krallar kitabında geçen peygamber Elijah'ın hikayesine ne kadar da benziyor). Mitraizm'de ne çarmıha gerilme hakkında, ne gömülme, ne de dirilme hakkında, yazılı ya da sanatsal hiçbir belge bulunmamaktadır.

Ronald Nash şöyle yazar: "Hristiyanlık'ın başlangıcının Mitraizm'e dayandığı suçlamaları birçok alanda çürütülmüştür. Mitraizm'in tanrılarına ilişkin ölüm, gömülme veya dirilme gibi iddiaları yoktu, -en azından en başlarda da- yeniden doğuşa da inanmazlardı. Richard Gordon kitabında Mitras'ın ölümünün olmadığını ve bu nedenle de dirilişinin de olmadığını yazar."

Dr. Edwin Yamauchi : "Mitraizm gizli bir din olduğundan Mitras'ın ölümüne ilişkin hiçbir şey bilmiyoruz. Elimizdeki kaynakların da hepsi taş yapılardan oluşmakla beraber hiçbir yazılı metin yok. Fakat ölüm ve dirilme ile ilgili hiçbir kaynak bilmiyorum."

Franz Cumont'un yaptığı araştırmalar Sonuçunda İsa'nın aksine Mitras'ın asla varolmadığı sonucuna ulaştığını da unutmamak gerek. Sonuç olarak temel kanıtlar ele alındığında İncil'in hiçbir açıdan Mitraizm'i temel almadığı görülüyor.

"İsa, Dionysos'un kopyası mıydı?"

Dionysos (Bakus olarak da bilinir) eski Roma ve Yunan şarap tanrısıydı. İsa'nın, Dionysos'un kopyası olmasına ilişkin en cesur iddia "The Jesus Mysteries" adlı kitapta ortaya atıldı. Bu iddialarını da Dionysos'u çarmıha gerilmiş gibi gösterdiğini söyledikleri bir madalyon ile desteklediler. Bununla birlikte Hristiyanlık'ın, İsa'nın çarmıha gerilişini Dionysus'tan kopyaladığı sonucuna vardılar. Fakat basit araştırmalar karşısında bu iddiaların yanlış olduğu ortaya konulabilmektedir.

"The Jesus Mysteries"in yazarları Timothy Freke ve Peter Gandy referans aldıkları kaynaklar yüzünden eleştirildiler:

"Tarihi kaynaklarla ilgilenirken karşımıza çıkan özellikler çok daha açıktır. 3. yüzyıldan kalma haça gerilme resimlerini baz alan yazarlar, Dionysos'un çarmıha gerildiğini ve hristiyanların bu olayı kopyaladıklarını söylemişler. Bu onların en önemli dayanağı ve bunu kitaplarının kapağına bile koymuşlar. Oysaki hiçbir pagan tanrısının çarmıha gerilmediğini gösteren daha eski kaynaklar var. Eğer bunu bilseydiniz, onların iddialarını tamamen çürütürdünüz ve tabi ki okurken de iki yazarın kitabı yazarken bu kaynaklardan haberi olmadığını düşünürdünüz. Fakat yanılıyor olurdunuz. Kitaplarında birçok kere Pagan ve Hristiyan ritüellerinin birbirine benzerliği hakkında endişe duyan Justin Martyr'den alıntı yapıyorlar. 2. yüzyıl yazarı olan Martyr yaşadığı dönem gereği çarmıha gerilirken resmedilen Pagan tanrılarını içeren resimlerden de önce yaşamış. Ve şöyle yazıyor:

[Fakat hiçbir örnekte, Jüpiter'in oğlu denenler bile, çarmıha gerilişi kopyalamamışlardır; onlar tarafından anlaşılmadığı için, onunla ilgili söylenen her sey semboliktir.] Justin Martyr ’s First Apology LV. "

Hiçbir dürüst araştırmacı, açık bir biçimde iddialarla çelişen sözleri alıntılamayı unutmaz. Peter Gandy, bu pasaj kendisine hatırlatıldığında açıklamaya çalıştı fakat neden bunu kitabına koymadığını açıklamada tamamen ve kesinlikle başarısız oldu.

Eğer yazarların Dionysos'u çarmıha gerilmiş gibi gösterdiğini söyledikleri madalyon gerçek bile olsa yapımı İsa'nın çarmıha gerilişinden 300 yıl sonraya denk geliyor. 4. yüzyıla gelindiğinde Yeni Antlaşma metinleri her yerdeydi ve Roma İmparatorluğu Hristiyanlık'ı resmi din olarak benimsemişti. Yani çarmıha geriliş hikayesi biliniyordu. Bu nedenle İsa'nın çarmıha gerilişinin 4. yüzyılda yapılmış bir madalyondan kopyalandığını düşünmek çok saçma olurdu.

"Dionysos bir bakireden doğmuştu"

Yine, bu da bu pagan tanrısını içeren mitolojiye ters düşüyor. Dionysos'un doğumuna ilişkin en yaygın iki hikaye de tanrı Zeus'u içeriyor, yani babasını. Zeus, ya ölümlu kadın Semele'yi hamile bırakıyor, ya da Persephone adlı yunan yer altı kraliçesini. İki olayda da bakireden doğum olmuyor. (Ayrıca 3000 yıl önce yazılan Eski Antlaşma'da geçen düşmüş meleklerin kadınları hamile bırakmasıyla da benzerlik gösteriyor).

"Dionsysus 25 Aralık'ta doğdu"

Yine, bu bilgi için de Hristiyanlık öncesi bir kaynak bulunmamakta. Ayrıca bu tarih, İncil'de de yer almıyor. Bazılarınca Dionisus'un suyu şaraba çevirebilmesi, İncil'e kopya edilmiş olarak görülse de (ki İsa, sadece Kana düğününde suyu şaraba dönüştürmüştür) Dionysos sarap tanrısı, İsa ise Tanrı'nın Oğlu, insanlığın kurtarıcısıydı. Burada verilen kanıtlara bakılınca da anlaşılabileceği gibi; İsa, Dionysus'un kopyası değildir.

"İsa, Krisna'nın kopyası mıydı?"

Devine Evidence blogunun da söylediği gibi:

"Hinduizm'de Krisna'nın Visna'nın 8. avatarı, Hindu üçlemesinin ikinci kısmı olduğuna inanılır. İsa ve Krisna arasındaki bütün bağlantıların izi bir 19. yüzyıl yazarı olan ve Hristiyanlık'ın Pagan mitlerinden doğduğuna inanan Kersey Graves'e kadar sürülebilir. Araştırmalarının uzmanlar tarafından yanlış ve tutarsız olduğu kanıtlanmasına rağmen, bir sürü insan, Hindu yazıtları ve İncil metinlerinin karşılaştırılmasıyla kolayca çürütülebilecek iddiaları ortaya atmaya devam ediyor."

Zeitgeist iddiaları:

"Krisna, Devaki adlı bir bakireden doğmuştur."

Krisna'nın hikayesi bu iddiayı gülünç kılıyor: Mitoloji araştırmacısı Joseph Campbell, kitabı "Occidential Mythology"de, bu hikayeyi anlatmış:

"Hindistan'da acımasız bir kral olan Kansa'nın amcası olduğu, çok sevilen kurtarıcı Krishna'nın hikayesi anlatılır. Kurtarıcının annesi Devaki, soylu bir aileden geliyordu ve zalim kralın yeğeniydi. Kız, evli olduğu sıralar kötü kalpli kral bir ses duydu, bu ses gizemli bir şekilde Devaki'nin 8. oğlunun katili olacağını öğrenmesini sağladı. Böylece Kral, O'nu ve kocası iyi yürekli ve soylu Vasudeva ile çok iyi korunan bir hapishaneye kapattırdı ve orada ilk (6) çocuklarını doğdukları anda öldürdü."

Yani Krisna'nın temel hikayesinden de anlayabileceğimiz gibi annesi ondan önce 7 cocuk doğurduğundan bir bakire olamazdı. Buna ek olarak, Yeşaya peygamber, Mesih'in bir bakireden doğacağını Mesih'ten 700 yıl, Krisna'dan ise en azından 100 yıl önce bildirmişti.

"Krisna'nın doğdugu zamanda da bölgede bebek katliamı yapılmıştı"

İncil'de de Kral Herod, Yahudi Mesih'inin doğduğunu öğrenince bölgedeki tüm erkek Yahudi bebeklerinin öldürülmesini emretmişti. Şüpheciler, bu iddianın Krisna hikayesine benzediğini söylerler fakat yukarıda da görüldüğü gibi, Krisna'nın sadece 6 kardeşi öldürülmüştür.

"Krisna öldü, 3 gün öldü kaldı ve dirildi"

Bu da diğerleri gibi Hindu mitolojisi için apaçık bir yalan. Krisna'nın ölümü çok açık bir şekilde şöyle belirtilmiştir:

"Sonra Jara adlı güçlü bir avcı, geyik avlamak isteğiyle geldi. Avcı, Krisna'nın kafasını karıştırarak, yüksek Yoga sayesinde dünyaya yayılmış şekilde bir mızrakla ayak bileğinden vurdu ve avını yakalamak için oraya geldi." Mahabharata, Book 16, 4

Krishna, çarmıha gerilmemekle kalmayıp, hikayesi Yunan mitolojisindeki Achilles ile İsa'nın kinden çok daha fazla benzerlik göstermektedir.

İsa ve Krisna arasında daha yakından bağ kuran daha geç yazıtlar var fakat bu yazılar Yeni Antlaşma'dan yüzyıllar sonra yazılmışlardı. Aslına bakılırsa, Hinduizm'in en önemli kutsal kitaplarından olan Bhagavadgita Gita'nın, şu andaki Hindu uzmanları tarafından büyük ihtimalle milattan sonra 800'de değiştirilmiş olduğu belirtiliyor. Günümüzdeki Bhagavadgita Gita 700 ayet içerirken, orjinal adı Gita olan kitap 84 ayet içeriyordu. (Eğer İncil'in öyle bir yeniden yazma işleminden geçirildiği ortaya çıksaydı nasıl da kitaplar yazılır, filmler çekilirdi düşünsenize (!) ). "The Gita As It Was:Rediscovering the Original Bhagavadgita" kitabında Dr. Phulgenda Sinha şöyle yazıyor:

"Milattan sonra 8. yüzyılda, orjinal Gita'ya eklemeler yapıldı ve 700 ayet haline geldi. Adı da; Gita'dan Bhagavadgita Gita'ya dönüştü. Tek ve yüce tanrı konsepti, (Bhagavan) Hindistan halkina sunuldu. O zamana kadar, (milattan sonra 800'den öncesi) Hindistanlilar Çoktanrıcılık'a (politeizm) inanıyorlardı. Ayrıca, doğaya da tapmaktaydılar. (toprak,taş, ağaçlar, yağmur, rüzgar, ateş, güneş, ay, v.b.)"

İsa, açıkça ne Krisna'nın ne de diğer pagan tanrılarının kopyasıdır. İncil, kesinlikle Paganizm'i temel almamıştır. Hindu metinlerinin aksine, Yeni Antlaşma metinleri güvenilir olarak doğrulanmışlardır. Fakat tabi ki Zeigeist belgeseli yapımcıları Dan Brown ve Acharya S., tüm bu belge ve delillerin hepsini İncil'in güvenilirliğine saldırmak için göz ardı etmişlerdir. Niye mi? Çünkü, İncil'den nefret ediyor ve şeytanı programlarını yaymak ve para kazanmak istiyorlar.

http://www.hristiyanforum.com/forum/showthread.php?t=337689






















 

63. "Hz. İsa son peygamber mi dir?"

63. "Hz. İsa son peygamber mi dir?"

İsa "Alfa ve Omega", "İlk ve Son"dur. Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur.
 
Sayın Yüksel "İncil'lerde, Hz. İsa'nın 'benden sonra peygamber gelmeyecektir, ben en son peygamberim.' mealinde hiç bir söz yoktur!" şeklinde bir kez daha gerçek dışı bir iddiada bulunuyor. Üstelik "daha sonra, peygamberimiz Muhammed Mustafa'yı müjdeleyen Tevrat ve İncil ayetlerini göreceğiz" diyor. İkinci iddiasına şöyle kısa bir cevap verebiliriz: Böyle ayetler yoktur. İsa'dan sonra gelecek olanların kimliği Kutsal Kitap'ta bellidir:
 
1) "Paraklitos" denen Tanrı'nın Kutsal Ruhu (Yuhanna 14:16, 26; 15:26). Rühul-Kudüs (Kutsal Ruh) Mesih'in çarmıh üzerindeki ölümünden elli gün sonra dünyaya indi. O'nun gelişi de İncil'in Elçilerin İşleri bölümünde kaydedilmiştir (Bkz. Elçilerin İşleri. 2:1-21).19

2) Dirilmiş ve göklere gitmiş olan Mesih'in İsrail'e ve diğer uluşlara göndereceği gerçek peygamberler ve elçiler. İsa çarmıha gerildiği günden kısa bir süre önce Kudüs'lüleri şöyle uyardı: "İşte size peygamberler, bilge kişiler ve din bilginleri gönderiyorum. Bunlardan kimini öldürecek, çarmıha gereceksiniz. Kimini havralarınızda kamçılayacak, kentten kente kovalayacaksınız" (Matta 23:34). Bu sözün gerçekleşmesinin kaydı da, Elçilerin İşleri kitabındadır. Bu "peygamberler" veya "gönderilenler" arasında, (Petrus, Yuhanna, ve diğer havariler dışında) şehit olan İstefan, Filipus, Yakup, Pavlus, Barnaba, Markos, Timoteyus, Luka, Silas ve Apollos vardır. Bunların bazıları aracılığıyla "İncil" olarak bilinen vahiy, yani Kutsal Yazılar'ın Yeni Antlaşma kısmı, yazıya geçirildi.. Bu kişiler, Tanrı'nın Sözü'nü vahiy olarak alan "peygamber" veya "resul"lerdir (Bkz II. Petrus 3:2).

3) Bazı sahte peygamberler. Efendimiz İsa bu konuda bizi uyarmıştır: "Biri size, 'İşte Mesih burada', ya da 'İşte şurada' derse, inanmayın. Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük mucizeler ve harikalar yaratacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile saptıracaklar. İşte size önceden söylemiş bulunuyorum" (Matta 24:23-25). Hatta İncil, milyonlarca kişiyi İsa'nın açtığı yoldan saptıracak olan özel bir sahte peygamberin türeyeceği önceden bildirmiştir (Bkz. Esinleme 16:13; 19:20; 20:10). Bunları nasıl tanıyacağız? Mesih'in kimliği üzerindeki öğretişlerine göre tanıyabiliriz. İncil'in I. Yuhanna kısmında şöyle okuyoruz: "İsa'nın Mesih olduğunu inkâr eden yalancı değilse, yalancı kimdir? Baba'yı ve Oğul'u inkâr eden, Mesih-karşıtıdır. Oğul'u inkâr eden hiç kimsede Baba da yoktur... Tanrı'dan olup olmadıklarını anlamak için ruhları sınayın. Çünkü birçok sahte peygamber dünyanın her tarafına yayılmıştır. İsa Mesih'in beden alıp bu dünyaya geldiğini kabul eden her ruh Tanrı'dandır. Tanrı'nın Ruhunu bununla tanıyacaksınız. İsa'yı (bu şekilde) kabul etmeyen hiçbir ruh Tanrı'dan değildir" (I. Yuhanna 2:22-23; 4:1-3).
 
4) Mesih Karşıtı denen Yasa tanımaz adam. İsa Mesih'in ikinci kez geleceği günlerde türeyecek bu canavarın peşinden bütün dünya şaşkınlık içinde gidecektir (Esinleme 13:1-4). Dünyaya barış sağlayacağını vaat ederek her türlü mucizede, yanıltıcı belirtilerle harikalarda ve mahvolanları aldatan her türlü kötülükte sergilenen Şeytan'ın etkinliğiyle gelecek (II. Selanikliler 2:3-10). 

İslamiyet'te "Deccal" diye bilinen adamla ilgili kavramlar buradan alındı. Halbuki Mesih İsa dünyayı yargılamak üzere gelince bu canavarı "ağzından çıkan solukla öldürecek, gelişinin görkemiyle yok edecek" (II. Selanikliler 2:8).
 
Şimdi son olarak Sayın Yüksel'in, "İncil'lerde, Hz. İsa'nın 'benden sonra peygamber gelmeyecektir, ben en son peygamberim.' mealinde hiç bir söz yoktur!" iddiasına gelelim. Bunun çok yanlış olduğunu kanıtlar örnekler olarak üç ayet vermek istiyoruz.
 
1)Birincisi, İncil'in Luka bölümünde bulunup, İsa'nın annesi olacak olan bakire Meryem'e önceden bildiren meleğin sözlerini kaydetmektedir. Melek ona,
"Korkma Meryem, sen Tanrı'nın lütfuna eriştin. Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracaksın, adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, kendisine 'en yüce Olan'ın Oğlu' denecek. Rab Tanrı O'na, atası Davud'un tahtını verecek. O da sonsuza dek... egemenlik sürecek, ve egemenliğinin sonu gelmeyecektir" dedi. (Luka 1:30-33)
 
Gerçek ortadadır: İsa'nın süreceği egemenliğin sonu gelmeyecek demek, İsa'dan sonra herhangi bir peygamberin gelip başka bir çağ üzerinde hüküm sürmeyeceği demektir.

2)İkincisi, İncil'in Matta bölümünde bulunur. "Göksel Egemenliğin bu müjdesi tüm uluslara bir tanıklık olmak üzere bütün dünyada duyurulacak, ve son o zaman gelecektir" (Matta 24:14). Burada da aynı şey görüyoruz. İsa ve O'nun süreceği ruhsal egemenlikle ilgili olan müjde bütün dünyaya duyurulduktan sonra bu dünyanın sonu gelecek. Bu başka biri ya da herhangi bir gerçek gelmeyecek anlamına gelmektedir. Aynı şekilde İsa göğe çekilmeden önce öğrencilerinin yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi:
"Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin. Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim." (Matta 28:18-20).

3)Son bir örnek olarak bütün İncil'i açık bir şekilde özetleyen şu ayetleri vermek istiyoruz:
"Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez ve çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. Bu son çağda da her şeyin mirasçısı olarak belirlediği ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğluyla bize seslenmiştir. Oğul, Tanrı'nın yüceliğinin parıltısı ve O'nun varlığının öz görünümüdür. Kudretli sözüyle her şeyi devam ettirir... Mesih, günahlar için sonsuza dek geçerli olan tek bir kurban sunduktan sonra Tanrı'nın sağında oturdu. O zamandan beri düşmanlarının, kendisinin ayakları altına serilmesini bekliyor" (İbraniler 1:1-3; 10:12-13).
Bu bölümden hem İsa'nın kimliğinin bir peygamberinkinden çok çok üstün olduğunu, hem de O'nun hüküm sürdüğü çağın, bu yaradılışın son çağı olduğunu anlamamız gerek. Demek ki son O'dur.
Rab'bin Kendisini sevenlere miras vereceği egemenliği, doğruluğun barınacağı yeni gökleri ve yeni yeryüzünü bekliyoruz. Çünkü Tanrı'nın bütün insanlara kurtuluş sağlayan lütfu ortaya çıkmıştır. Bu lütuf, din değil, tanrısızlığı ve dünya arzularını reddedip bu dünyada sağduyulu, doğru ve Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürebilmemiz için bizi eğitiyor. Bu arada, mübarek ümidimizin gerçekleşmesini, ulu Tanrı ve Kurtarıcımız İsa Mesih'in yücelik içinde gelmesini bekliyoruz. Güvencimiz ve ümidimiz sadece bizi böylesine çok seven Rab'be bağlıdır.



62. "Hz. İsa Pavlus'u lanetlemişti"

62. "Hz. İsa Pavlus'u lanetlemişti"

Oradakilerden bir bölümünün Saduki, diğer bölümünün de Ferisi mezhebinden olduğunu anlayan Pavlus, Yüksek Kurul'a şöyle seslendi: "Kardeşler, ben özbeöz Ferisiyim. Ölülerin dirileceği umudunu beslediğim için yargılanmaktayım." (Elç. İşleri 23:6)
Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler!
Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! (Matta 23:13,15)
İsa önce kendi öğrencilerine şunları söylemeye başladı: "Ferisilerin mayasından - yani, ikiyüzlülükten - kaçının.(Luka 12:1)

Bu soruyu da cevapladık (Bkz. soru 60). Burada önceki cevabımıza sadece Pavlus'un bir sözünü daha ekleyelim. Kendisiyle ilgili şöyle yazılmıştı:"Ben elçilerin en küçüğüyüm. Tanrı'nın topluluğuna zulmettiğim için elçi olarak anılmaya bile layık değilim. Ama şimdi ne isem, Tanrı'nın lütfuyla öyleyim" (I. Korintliler 15:9-10). Bir Ferisi bile, Tanrı'nın lütfuyla ikiyüzlülüğünden ve dini gururundan kurtulabilir! İsa günahkârlarla yiyip içtiği için kendisini suçlayanlara, "Sağlamların değil, hastaların hekime ihtiyacı vardır. Ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim" dedi (Markos 2:17). Burada Sayın Yüksel çok yanılmaktadır, çünkü Tanrı'nın lütfunu tatmış değildir. Mesih'in çarmıhıyla ilgili müjde, ister Ferisi, ister Hristiyan veya Müslüman olsun Rab'be dönen her bir günahkârın kurtuluşu için Tanrı'nın gücüdür. En alçak günahkâr kurtulabilir. Ya da en dindar din adamı! Yeter ki kendini günahkâr kabul edip Mesih'in lütfuna sığınsın. Bu mucizeyi Kutsal Kitap şöyle özetlemektedir:
"Günahkârların, Tanrı'nın Egemenliğini miras almayacağını bilmez misiniz? Aldanmayın! Ne cinsel ahlaksızlık yapanlar, ne puta tapanlar, ne zina edenler, ne cinsel sapıklar, ne eşcinsellar, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular, Tanrı'nın Egemenliğini miras alacaklardır. Bazılarınız böyleydiniz; ama yıkandınız, kutsal kılındınız, Rab İsa Mesih'in adıyla ve Tanrımızın Ruhu aracılığıyla aklandınız" (I. Korintliler 6:9-11).

Bu yüzden Pavlus İsa Mesih'i tanıtmak için yaşıyordu. Çünkü dindar bir Ferisi olarak Mesih'in lütfuyla kurtulmuştu. Yaşam amacını şöyle açıkladı: "Bana kazanç olan her şeyi Mesih uğruna zarar saydım. Dahası var, kendisi uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih'i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayıyorum. Öyle ki, Mesih'i kazanayım ve Kutsal Yasa'ya dayanan kendime özgü bir doğruluğa değil, Mesih'e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı'dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih'le birleşmiş olayım" (Filipililer 3:7-9). Hem Mesih hem de diğer bütün havariler onu onaylamaktadır.

61. "Hz. İsa (haşa) lanetli miydi?"

61. "Hz. İsa (haşa) lanetli miydi?"

(Galatyalılar 3:13-14; Tesniye 21:23; Matta 27:38; Markos 15:27; Luka 23:33; Yuhanna 19:18)
İbrahim'e sağlanan kutsama Mesih İsa aracılığıyla uluslara sağlansın ve bizler vaadedilen Ruh'u imanla alalım diye, Mesih uğrumuza lanetlenerek bizi Yasa'nın lanetinden kurtardı. Çünkü, "Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir" diye yazılmıştır. (Galatyalılar 3:13-14)

Bu soruyu soru 55'te cevaplamıştık. Sayın Yüksel'in "Hz. İsa Mesih'in lanetli olduğu iftirası" olarak tanımladığı olay aslında İncil sırrının odak noktasıdır! demiştik. İncil'in Matta, Markos, Luka ve Yuhanna diye bilinen ve İsa'nın hayatını kaydeden yazılarda en çok yer alan olay, İsa'nın çarmıh üzerinde ölümüdür. Sayısız ayet tarafından çok açık bir şekilde ifade edilen çarmıh bildirisi şüpheli bir gerçek değildir. Hatta Tevrat İsa'dan yüzyıllar önce O'nun böyle öleceğini bildirmişti (Bkz. soru 54). Öbür yandan Müslüman arkadaşlarımız, Kuran'ın tek bir ayetine, hatta manası çok tartışılan bir ayetine dayanarak İsa'nın ölmediği sonuca varıyorlar. Ne yazık ki çarmıhla ilgili bildiri, mahvolanlar için saçmalıktır. Çünkü kurtulmakta olanlar için, Mesih'in ölümü ve dirilişi Tanrı'nın gücüdür.

60. "Pavlus'un marifetleri"

60. "Pavlus'un marifetleri" 

 (Elçilerin İşleri 22:3-10; 9:26; 15:36-41; Galatyalılar 2:10-14)

Şimdiye kadar Sayın Yüksel bu kadar saçma sapan ve çelişkili bir soru sormamıştı. Tersine sorduklarının bazıları gerçekten iyi ve düşündürücüydü. Bu yüzden her bir soruya uygun ve tatmin edici bir cevap vermeye çalıştık. Bu soru ise ciddi bir cevabı hak etmiyor. Çünkü hepsi Sayın Yüksel'in uydurduğu kanıtsız iftiralardır! Eğer kuramına destek olarak Elçilerin İşleri kitabına başvuracaksa onu bir bütün olarak göstermeli. Çünkü hikayenin bütünü orada yazılıdır. Mektuplarından bu alıntıya bakalım:

"Beni güçlendirmiş olan Rabbimiz Mesih İsa'ya şükrederim. Çünkü beni sadık sayarak hizmetine aldı. Bir zamanlar O'na küfreden, küstah ve zalim biri olduğum halde bana merhamet edildi. Çünkü yaptıklarımı, bilgisizlikten ve imansızlıktan yaptım. Ama iman ve Mesih İsa'da olan sevgiyle birlikte Rabbimizin lütfu üzerime bol bol döküldü. 'Mesih İsa ' sözü, güvenilir ve her bakımdan kabule layık bir sözdür. Günahkârların en kötüsü benim. Ama Mesih İsa, kendisine iman edip sonsuz yaşama kavuşacak olanlara örnek olayım diye sınırsız sabrını öncelikle bende sergilemek için bana merhamet etti. Onur ve yücelik sonsuzlara dek tüm çağların Kralı olan ölümsüz, görünmez tek Tanrı'nın olsun. Amin!" (I. Timoteyus 1:12-17).

Burada gayet açık bir şekilde, Pavlus'u harekete geçirip yönlendirenin İsa Mesih'e olan sevgisi olduğunu görüyoruz. Eğer başka bir amacı olsaydı uğradığı sıkıntılara neden katlansın ki? Pavlus Mesih uğruna her şeyini kaybetti. Yaşamının büyük bir kısmını Roma hapishanelerinde geçirdi. Sayısız kere dayak yedi, çok kez ölümle burun buruna geldi. Yahudilerden beş kez otuzdokuzar kırbaç yedi. Üç kez değnekle dövüldü, bir kez taşlandı, üç kez deniz kazasına uğradı. Bir gece-bir gündüzü açık denizde geçirdi. Sık sık yolculuk etti. Irmaklarda ve haydutlar arasında, gerek soydaşları gerekse de diğer uluslar arasında tehlikelere uğradı. Şehirde, çölde, denizde ve sahte kardeşler arasında tehlikelere düştü. Emek verdi, sıkıntı çekti, çok kez uykusuz kaldı. Açlık ve susuzluğu tattı. Çok kez yiyeceksiz ve soğukta çıplak kaldı (Bkz. II. Korintliler 11:24-27). Sonunda Mesih uğruna idam edilerek öldü.

Bütün bunlara karşılık olarak ne aldı? Mesih'ten başka hiç bir şey! Öğrettiklerini gerçekten Mesih'ten almamış olsaydı bunlar o kadar mantıksız olurlardı ki...

Yüksel'in iddiasına göre "Pavlus neticede bazı sapık düşüncelerini Hristiyanlığa sokmayı başarmıştır." Halbuki Pavlus'un mektuplarında bulunan her öğretiş çekirdek şeklinde Mesih'in kendi sözlerinde de bulunmaktadır. Yeni olan bir şey öğretmemiştir ki! Ona verilen ayrıcalık bu sırları Tanrı'nın esiniyle ayrıntılı ve sistematik bir şekilde açıklamaktı. Şimdi kısaca Yüksel'e göre, Pavlus'un Hristiyanlığa sokmayı başardığı altı konuya gelelim:
1. Üçlübirlik öğretişi. Bu konu üzerinde ayrıntılı bir şekilde soru 48, 49, 51 ve 52'de zaten cevabımızı epey yazdık. Orada gördük ki hem Tevrat hem de İncil'in tümü, aynı gerçeği ortaya koymaktadır. Hatta bunu Pavlus'un mektuplarına çok az başvurarak gösterdik. Fakat Deedat'in iddialarında ilginç bir çelişki vardır. Bu soruda o, Pavlus'un Üçlü Birlik kavramını yaratıp Hıristyanlığa soktuğunu iddia ederken, "Allah Üçlük Allahı Mıdır?" (Soru 49) başlığı altındaki yazdıklarında Sayın Yüksel, bu doktrinin üç yüz elli yıl sonra ortaya çıktığını ileri sürmektedir. Peki öyleyse Pavlus ne zaman yaşadı? Bu iki çelişkili iddia arasında hangisini tutacak?
2. Hristiyanlığın evrensel din olduğu öğretişi. Peki İsa'nın şu sözleri ne anlama geliyor ki? "Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin" (Matta 28:18-19).
3. İsa'nın günahlara kefaret kurbanı olmaya yeryüzüne indiği öğretişi. Gene İsa'nın kendi sözleriyle cevap veriyoruz: O, "İnsanoğlu... canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye geldi" dedi (Markos 10:45). Ayrıca ölümünü simgeleyen kâseyi kastederek "bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır" dedi (Matta 26:28).
4. İsa'nın ölümden dirilip Babası'nın sağına oturacağı ve insanları yargılamaya geleceği öğretişi. Aynı şekilde İsa'nın Kendi sözlerini dinleyelim: "İsa, kendisinin Kudüs'e gitmesi, ihtiyarlar, başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı" (Matta 16:21). Kendisinin insanları yargılayacağı konusunda da şöyle demişti: "İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, onları birbirinden ayıracak." (Matta 25:31-32). İsrail'in Yüksek kurulu önünde yargılanırken kendisine sorulan "Söyle bize, Tanrı'nın Oğlu Mesih sen misin?" sorusuna İsa, "Söylediğin gibidir" karşılığını verdi. "Üstelik size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun, kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz." dedi (Matta 26:63-64).
5. Kurtulmak için sünnet olmanın gereksiz olduğu öğretişi. Sünnet, İsrail oğullarına verilen antlaşmanın işaretiydi (Bkz. Tekvin 17 ile Çıkış 12:48). İsa Mesih, sünnetsiz olan Romalı yüzbaşının imanı hakkında "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "ben İsrail'de böyle imanı kimsede görmedim. Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçok insan (sünnet olmadan!) gelecek, Göklerin Egemenliğinde İbrahim, İshak ve Yakup'la birlikte sofraya oturacaklar" (Matta 8:10-11).
Ayrıca bu konuda Pavlus ve diğer havariler sadece Tevrat'ta yazılan şu gerçeği vurgulamaktaydılar: "
"Yüreklerinizin gulfesini sünnet edin, artık sert enseli olmayın." (Tesniye 10:16)
"Allahın RABBİ bütün yüreğinle ve bütün canınla sevmek için yaşıyasın diye, Allahın RAB senin yüreğini ve zürriyetinin yüreğini sünnet edecek." (Tesniye 30:6)
Yani önemli olan bedensel sünnet değil "yüreksel" veya ruhsal sünnettir. Sünnetlilik veya sünnetsizlik yürekle ilgilidir.
Rabbimiz bunu Pavlus'un aracılığıyla şöyle açıklamaktadır: "Mesih'in gerçekleştirdiği sünnet sayesinde günahlı benliğinizden soyunarak elle yapılmayan sünnetle O'nda sünnet edildiniz... Siz suçlarınız ve benliğinizin sünnetsizliği yüzünden ölüyken, Tanrı sizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. Bütün suçlarımızı O bağışladı" (Koloseliler 2:11, 13).
Bu yüzden de Pavlus değil, Kudüs'te toplanan bütün havarilerle ihtiyarlar, Kutsal Ruh'un yönlendirilmesiyle Yahudi olmayan Mesih İnanlıları'nın sünnet edilmesinin gerekmediği kararına vardılar (Bkz Elçilerin İşleri 15:1-34).
6. Domuz etinin yenebileceği öğretişi. Aslında Musa'nın Yasasına göre sadece domuz eti değil birçok hayvanın eti yenemezdi (Bkz. Levililer 11). Bu konuda elçiler arasında ilk önce Pavlus değil, Petrus Rab'den buyruk aldı (Bkz. Elçilerin İşleri 10). Fakat bir kez daha görüyoruz ki bu gerçek de İsa'nın öğretişinden kaynaklandı: "'Dışarıdan insanın içine giren hiçbir şeyin onu kirletemeyeceğini anlamıyor musunuz? Dıştan giren, insanın yüreğine değil, midesine gider, oradan da ayakyoluna atılır.' İsa (Pavlus değil!) bu sözlerle, tüm yiyeceklerin temiz olduğunu bildirmiş oluyordu" (Markos 7:18-19)
Son olarak Sayın Yüksel, "Pavlus'un Havarilerinden Petrus ve 70'lerden Barnaba ile şiddetli münakaşaları vardır" diye yazmaktadır (Deedat ile Yüksel, Kitab-ı Mukkades Allah Sözü müdür?, s. 158). Halbuki Petrus, Yuhanna ve diğer havariler, mektuplarında, Pavlus'un öğretilerini tamamen doğrulamaktadırlar. Hatta Petrus ikinci mektubunda, Pavlus'un yazdıkları hakkında (ve Sayın Yüksel gibi Pavlus'un aleyhine uğraşan kişiler hakkında!) şöyle yazmıştır:
"Sevgili kardeşimiz Pavlus'un da kendisine verilmiş olan bilgelikle size yazdığı gibi, Rabbimizin sabrını kurtuluş fırsatı sayın. Pavlus, bütün mektuplarında bu konulardan böyle söz eder. Mektuplarında güç anlaşılan bazı yerler var ki, bilgisiz ve kararsız kişiler, diğer kutsal yazıları olduğu gibi, bunları da çarpıtarak kendi yıkımlarını hazırlıyorlar. Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, ilke tanımayan kişilerin sapıklığıyla sürüklenip kararlılığınızdan sapmamak için bunları önceden bilerek sakının." (II. Petrus 3:15-17).
Bu sözlere dikkat edelim.

59. "Hz. İsa'nın vazettiği İncil hangisidir?"

59. "Hz. İsa'nın vazettiği İncil hangisidir?"

İsa tüm kent ve köyleri dolaştı. Buralardaki havralarda ders veriyor, Göksel Egemenliğin müjdesini duyuruyor."(Matta 9:35)      Göksel Egemenliğin bu müjdesi tüm uluslara bir tanıklık olmak üzere bütün dünyada duyurulacak, ve son o zaman gelecektir. (Matta 24:14)        Yahya'nın tutuklanmasından sonra İsa, Tanrı'nın müjdesini duyura duyura Celile'ye gitti. "Zaman doldu" diyordu, "Tanrı'nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde'ye inanın!" (Markos 1:14)           İsa onlara şöyle buyurdu: "Bütün dünyaya gidin, Müjde'yi bütün yaradılışa duyurun. (Markos 16:15)            O günlerden birinde, İsa tapınakta halka ders verip Müjde'yi duyururken... (Luka 20:1)
"İncil" veya "Müjde" İsa Mesih'in Kendisidir diye ısrarla tekrarlıyoruz18 (Bkz. VII. Bölüm: İncil mi İnciller mi?). Öyleyse Kendisini mi vazediyordu? Gerçek anlamda evet! İnsanlara Kendini dünyanın kurtarıcısı olan Mesih olarak sunuyordu. Sayın Yüksel'in verdiği örneklerde İsa'nın sürekli "melekûtun İncili"ni (Tanrı'nın egemenliğinin müjdesi) duyurduğunu görüyoruz. O mükemmel egemenlik artık onlara yaklaşmıştı, çünkü Kendisi o krallığın kralıydı. İşte müjde buydu. Yazılı İncil veya Yeni Ahit dediğimiz kitap, Tanrı'nın esiniyle İsa'nın Kendisi olan bu müjde'nin değişmez kaydıdır.
İsa halkla konuşurken büyük bir olasılıkla İbranice veya halkın dili olan Aramice konuşurdu. Fakat bu sözlerinin kalıcı kaydı Tanrı'nın bilgeliğiyle o zamanki dünya dili olan Grekçe olarak yazıldı. Bizim için en esaslı sorun ise müjdenin bize hangi dilde ulaştığı değil ama onu anlayıp anlayamadığımız, yaşayan Mesih'e yürekten iman edip etmemiş olmamızdır.

58. "Cehennem ateşi var mıdır?"

58. "Cehennem ateşi var mıdır?"

(Matta 5:22; 10:28; Mar. 9:47-49; Esin. 14:11; 20:10; 21:8)
Elbette ki, vardır! Sayın Yüksel'in bu soruda hitap ettiği "Yehova Şahitleri" birçok konuda oldukları gibi bu konuda çok hatalıdır.
Ama bu konuda çok yaygın bir yanılgıya dikkat edelim. Birçok iyi niyetli Müslüman arkadaşımız da boş bir ümide sarılmış bulunmaktadır. Şöyle düşünüyorlar, "öldükten sonra nasıl olsa cehenneme gidip yaptığım günahların cezasını çekeceğim. Fakat bir Müslüman olarak yaşarsam, koşulan şartlarını yerine getirmekte fazla başarısız değilsem, bu cezayı çektikten sonra oradan çıkıp cennete gideceğim." Bu çok tehlikeli bir düşüncedir, çünkü Kutsal Kitap'a göre kimse cehennemden asla çıkmayacaktır. Sayın Yüksel'in örnek verdiği yukarıdaki ayetlere bakılırsa şöyle ifadeleri buluruz:
"Tanrı gazabının kâsesinde saf olarak hazırlanmış Tanrı öfkesinin şarabından içecektir... Çektikleri işkencenin dumanı sonsuzlara dek tüter." (Esinleme 14:10-11)
İsa şöyle uyardı, "Benim O olduğuma iman etmezseniz, günahlarınızın içinde öleceksiniz... Benim gideceğim yere siz gelemezsiniz... Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez." (Yuhanna 8:21, 24; 14:6). Yani bu hayattayken İsa'nın aracılığıyla kurtulmazsak günahlarımızın içinde ölürüz. Böyle ölürsek asla kurtulamayacağız. Asla cennete gidemeyeceğiz.
İsa Mesih, dirileceklerin hepsini iki gruba ayırdı: "Mezarda olanların hepsinin Rab'bin sesini işitecekleri saat geliyor. Ve onlar mezarlarından çıkacaklar. İyilik etmiş olanlar yaşamak, kötülük yapmış olanlar yargılanmak üzere dirilecekler" (Yuhanna 5:28-29).
İncil'de böylesine kurtulmamaş ve yargılanmak üzere dirilecek olanların sonucu şöyle açıklanmaktadır:
"Büyük, beyaz bir taht ve tahtın üzerinde oturanı gördüm. Yer ve gök O'nun önünden kaçtılar ve yok olup gittiler. Tahtın önünde duran büyük küçük, bütün ölüleri gördüm. Sonra bazı kitaplar açıldı. Yaşam kitabı denen başka bir kitap daha açıldı. Ölüler, kitaplarda yazılanlara bakılarak kendi yaptıklarına göre yargılandı. Deniz, kendisinde olan ölüleri, ölüm ve ölüler diyarı da kendilerinde olan ölüleri teslim ettiler. Her biri, kendi yaptıklarına göre yargılandı. Ölüm ve ölüler diyarı, ateş gölüne atıldı. İşte bu ateş gölü, ikinci ölümdür. Adları yaşam kitabında yazılmamış olanların hepsi, ateş gölüne atıldı"
(Esinleme 20:11-15).
Cennetten söz ederken de şöyle açıklar: "Oraya murdar (günahtan arındırılmamış) hiçbir şey, iğrenç ve aldatıcı işler yapan hiç kimse asla girmeyecek; yalnız adları Kuzu'nun yaşam kitabında yazılı olanlar girecektir" (Esinleme 21:27).
Değerli okuyucu, sizin isminiz Tanrı'nın Kurban Kuzusu olan Mesih'in yaşam kitabında yazılı mı?

57. "Hz. İsa, geleceğe ait haberinde yanıldı mı?"

57. "Hz. İsa, geleceğe ait haberinde yanıldı mı?"

İsa onlara, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "her şey yenilendiğinde, İnsanoğlu görkemli tahtına oturduğunda, siz, evet ardımdan gelmiş olan sizler, on iki tahta oturup İsrail'in on iki oymağını yargılayacaksınız.(Matta 19:28)
Onikilerden biri olan Yahuda geldi. Yanında, başkâhinlerle halkın ihtiyarları tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı büyük bir kalabalık vardı. İsa'yı ele veren Yahuda, "Kimi öpersem, İsa O'dur, O'nu tutuklayın" diye onlarla sözleşmişti. Dosdoğru İsa'ya gidip, "Selam, Rabbî!" diyerek O'nu öptü.(Matta 26:47-49)

Hayır, yanılmadı. Sayın Yüksel bu soruda İsa'nın, tahtlara oturacak olan on iki havarisinin arasına kendisini ele verecek olan Yahuda'yı da dahil ettiğini ileri sürmektedir. Fakat Elçilerin İşleri 1:15-26'yı okuyacak olursa orada Yahuda'nın İsa'yı ele vereceğini Kutsal Yazılarda önceden belirtildiğini görecektir. Bu ihanet hiçbir zaman O'na süpriz değildi. Söz konusu olan tahtlara kimin oturacağını biliyordu. Ayrıca orada görecek ki Matiya, Yahuda'nın yerine seçildi ve böylece Rab'bin yönetimiyle yine on iki elçi oldu.

56. "Hristiyanlık barışçı mı?"

56. "Hristiyanlık barışçı mı?"

Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben barış değil, kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben oğulla babasının, kızla annesinin, gelinle kaynanasının arasına ayrılık sokmaya geldim. (Matta 10:34-35)
"Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim. Keşke bu ateş daha şimdiden alevlenmiş olsaydı! Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz gerçekleşinceye dek nasıl da sıkıntı çekiyorum! Yeryüzüne barış getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Size hayır diyorum, ben ayrılık getirmeye geldim. Bundan böyle bir evde beş kişi, ikiye karşı üç, üçe karşı iki bölünmüş olacak. Baba oğluna karşı, oğul babasına karşı, anne kızına karşı, kız annesine karşı, kaynana gelinine karşı, gelin kaynanasına karşı olacaktır." (Luka 12:49-53)
Oradakiler bu sözleri dinlerken İsa konuşmasını bir benzetmeyle sürdürdü. Çünkü Kudüs'e yaklaşmıştı ve onlar, Tanrı'nın Egemenliğinin hemen ortaya çıkacağını sanıyorlardı. Bu nedenle İsa şöyle dedi: "Soylu bir adam, kral atanıp dönmek üzere uzak bir ülkeye gitmiş...
'Üzerlerine kral olmamı istemeyen bu düşmanlarıma gelince, onları buraya getirin ve gözümün önünde kılıçtan geçirin!'"
İsa, bu sözleri söyledikten sonra... (Luka 19:11-27)
Evet, Mesih İnancı insanlara gerçek anlamda barış ve esenlik getiricidir. Bununla birlikte Mesih İnancı insanları birbirinden ayırabilir. Bu iki demece bakalım.
Fakat önce burada okuyucularımıza şu önemli gerçeği hatırlatmak zorundayız:. Mesih adına yapılan birçok şeyin, gerçek Mesih İnancı ile hiç alakası yoktur. Bunların iki çirkin örneği, "Haçlı seferleri" ve "Engizisyon" olarak bilinir, ve İsa Mesih adına yapılan korkunç kötülüklerdir!
Şimdi devam edelim:. İlk önce bu inanç insanlara gerçek anlamda barış ve esenlik getiricidir dedik. Çünkü Mesih İnancı, Tanrı'yla barışmaya yol açan esenlik bildirisidir. "Şöyle ki Tanrı, insanların suçlarını saymayarak dünyayı Mesih'te kendisiyle barıştırdı" (II. Korintliler 5:19). "Yaptığınız kötülükler yüzünden bir zamanlar düşünüşünüzde Tanrı'ya yabancı ve düşmandınız. Şimdiyse Mesih, sizi Tanrı önüne kutsal, lekesiz ve kusursuz olarak çıkarmak için öz bedeninin ölümü sayesinde sizi Tanrı'yla barıştırdı" (Koloseliler 1:21-22). Böylece Mesih'e olan imanla aklanan kişi Mesih sayesinde Tanrı'yle barışmış oluyor.
Ondan sonra Müjde, Mesih İnanlılarının sevgi ve barış içinde yaşamalarını sağlayacak güçtedir. Mesih, "Ne mutlu barış sağlayanlara" ve "Düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin" dedi (Matta 5:9, 44). "Hiç kimseye kötülüğe karşı kötülük etmeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin. Mümkünse, Elinizden geldiği kadar bütün insanlarla barış içinde yaşayın. Kendi öcünüzü kendiniz almayın; bunu Tanrı'nın gazabına bırakın... Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen." (Romalılar 12:17-21). Müjde'nin getirdiği barış düzeni budur.
Ancak bu, müjdeye uymayanlar ile uyanlar arasında tam bir ayrılık açılıyor. Çünkü henüz günahları içinde bulunan kişi ister istemez Tanrı'nın düşmanıdır. İnanan ise Mesih sayesinde Tanrı'nın "dostu" ve "çocuğu"dur. Sayın Yüksel'in gösterdiği ayetler bunu açıklamaktadırlar. Matta 10:34-35'i dikkatle okuyacak olursak İsa'nın getirmeye geldiği "kılıç"ın ne olduğunu göreceğiz: "Kılıç getirmeye geldim" ifadesi "ayrılık koymaya geldim" ifadesiyle yorumlanmaktadır. Yani bu sözde "kılıç" demek, ayrılık demektir. Kendisi dünyayı, hatta aileleri bile ikiye bölmeye geldi. İnsanları bu kötü çağdan kurtarmak için onların günahlarına karşılık kendini feda etti. Artık insanlar arasına ayrılık getiren mihenk taşı budur. Yol Mesih'te ikiye ayrılır. İsa, "Benden yana olmayan bana karşıdır. Benimle birlikte toplamayan dağıtıyor demektir" demiştir (Matta 12:30).
İsa'nın Luka 19:27, 28'deki sözüne gelince, aynı şeyi görüyoruz. Ama daha önce Sayın Yüksel'in alıntı alma şekline dikkatiınizi çekmek istiyoruz. Ayetleri öyle bir şekilde kesmiştir ki olayı bilmeyen okuyucu İsa'nın, öğrencilerine, Kendisine karşı direnenleri Kendi önünde öldürmelerini emrettiğini sanabilir! Halbuki İsa burada ancak bir benzetme yapıyordu!
Yine de gerçek şudur: Mesih'in egemenliğine boyun eğmek istemeyenlerin hepsi "yargı gününde O'nun varlığından ve gücünün yüceliğinden uzak kalarak sonsuza dek mahvolma cezasına çarptırılacaklar"dır (II. Selanikliler 1:9). Fakat şuna çok dikkat etmek gerek ki, biz değil, Rab'bin Kendisi böylelerini cezalandıracaktır. Kutsal Kitap insanlara karşı kaba kuvvete başvurmamıza izin vermemektedir. "Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek" diyen İsa Mesih (Matta 26:52) günahkârlara karşı değil yalnız günaha karşı savaşmamızı buyuruyor.
Haksızlıkla idam edilmek üzereyken O şöyle konuştu: "Krallığım bu dünyadan olsaydı, yandaşlarım, Yahudilere teslim edilmemem için savaşırlardı. Oysa benim krallığım buradan değildir" (Yuhanna 18:36). Savaşımız et ve kana karşı değil, ruhsal güçlere karşıdır. Savaşımızın silahları da dünyasal silahlar değil kaleleri yıkan Tanrısal güce sahip silahlardır: "Gerçek kemeri", "doğruluk zırhı", "esenlik müjdesini yayma hazırlığı ayakkabıları", "iman kalkanı", "kurtuluş miğferi" ve "Tanrı Sözü olan Ruh'un kılıcı"dır (Efesliler 6:12-17). Ellerimizde doğruluğun bu "silahlar"ıyla Tanrı bilgisine gururla karşı duran her engeli yıkabiliyoruz. İnsanlara gerçek özgürlükle esenliğe kavuşma fırsatını sağlayabiliriz.

55. "Peygamberlere yapılan çirkin iftiralar"

55. "Peygamberlere yapılan çirkin iftiralar"

Tekvin 9:20-26; 19:30-36; 20:2-11; 26:6-10; 27:19-36; 29:16-30; 31:19-35
Çıkış 32:1-6;
Yuhanna 2:1-4;
Galatyalılar 3:14)
Bu soruya da daha önce cevapladık (Bkz. s. 98-101). Kutsal Kitap'ta bulunan en önemli ve acı gerçeklerden biri herkesin günah işlediği ve Allah'ın yüceliğinden yoksun kaldığı gerçeğidir (Bkz. Romalılar 3:23). Hz. Süleyman şöyle dedi: "suç etmeyen adam yoktur" (I. Krallar 8:46). İlk atamız Âdem'den bugüne kadar dünya tarihinde günah işlememiş olan kimse yoktur. Bu gerçek bütün peygamberleri de içermektedir. Tüm insanlıkta tek bir istisna vardır. O da İsa Mesih'tir. O'nun hakkında Kutsal Yazıların değişmez tanıklığı şöyledir:
"O günah işlemedi, ağzından hileli bir söz çıkmadı" (Yeşaya 53:9)
"Günahı bilmeyen Mesih" (II. Korintliler 5:21)
"Kutsal, suçsuz, lekesiz, günahkârlardan ayrılmış" (İbraniler 7:26)
"Kendisinde günah olmadığını biliyoruz" (I. Yuhanna 3:5)
Bütün insanoğulları arasında yalnız İsa "hanginiz bana günahlı olduğumu kanıtlayabilir?" diye meydan okuyabilendir (Yuhanna 8:46). Sayın Yüksel'in "Hz. İsa Mesih'in lanetli olduğu iftirası" olarak tanımladığı olay, aslında İncil sırrının odak noktasıdır! O neden lanetli oldu? İncil'in şu sözleriyle açıklayalım: "Mesih bizleri Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak, doğru olmayanlar uğruna, günahlara kurban olarak ilk ve son kez öldü" (I. Petrus 3:18). Ya da şu sözleriyle: "Tanrı, Mesih sayesinde kendisinin doğruluğu olalım diye, günahı bilmeyen Mesih'i bizim için günah yaptı!" (II. Korintliler 5:21). Sonuç olarak bu söz, Mesih'e yapılan bir iftira değildir. Ama şüphesiz her insanı suçlayan acı bir gerçektir.
Kutsal Kitap çok gerçekçidir. Günahlı halimizi açık açık ortaya koyuyor. Allah'a inananlar ve hatta peygamberler arasında bile günah işlendiği zaman olup bitenler, onlar gibi suç işlemememiz için bize ibret olsun diye Kutsal Kitap'ta yazıldı.
Kutsal Kitap, günahlarını ortaya koyduğu inanlıları aynı zamanda bize iman örnekleri olarak da göstermektedir. Bu nasıl olabilir? Burada çok önemli bir ilke var: Tanrı'nın, kişiyi bir alanda onaylaması, onu her alanda onayladığı anlamına gelmez. Örneğin, Kutsal Kitap'a göre Tanrı, kendisine iman ettiği için İbrahim'i aklanmış saydı (Tekvin 15:6). Fakat bu, Tanrı'nın İbrahim'in yalan söylemesini onayladığı anlamına gelmez! Hepimizin olduğu gibi İbrahim'in de günahlarından arındırılması gerekiyordu. İbrahim, Tanrı'nın saptadığı "imanla aklanma" yolunun en büyük örneğidir. Nuh, İshak, Yakup, Davut ve diğer peygamberler birer iman örneğidirler. "Atalarımız imanla Tanrı'nın beğenisini kazandılar... bu kişilerin hepsi, ölünceye dek imandan ayrılmadılar. Vaadedilenlere kavuşamamış, ama bunları uzaktan görüp selamlamış olarak yeryüzünde yabancılar ve konuklar olduklarını açıkça gösteriyorlar" (İbraniler 11:2, 13).
Gerçek şudur ki peygamberlerin hepsi Tanrı'nın Mesih'te gerçekleştireceğine söz verdiği o vaade ümit bağladılar. Doğru ve iman dolu yaşamlar sürdürdükleri halde hepsi günah işledi ve Tanrı'nın merhametine sığınmak zorunda kaldılar. Aslında inanlı kişi Tanrı'ya ne kadar yaklaşırsa kendini o kadar murdar ve günahlı hisseder.
Bu yüzden Kutsal Kitap'ta Tanrı'nın kullanmaya razı olduğu peygamberlerin işledikleri suçları bulmak bizi şaşırtmamalıdır. Daha esaslı bir sorun var: Peygamberler bir yana biz kendimizi günahlı görüyor muyuz? Ölümcül olan günah hastalığından kurtulmak için ilk önce "Doktor"un koyduğu teşhisi kabul etmek gerektir.