makaleler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
makaleler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mayıs 2021 Salı

KİŞİYİ YAPTIKLARINA BAKARAK YARGILAYAN TANRI

KİŞİYİ YAPTIKLARINA BAKARAK YARGILAYAN TANRI

“Kimseyi kayırmadan, kişiyi yaptıklarına bakarak yargılayan Tanrı’yı Baba diye çağırdığınıza göre, gurbeti andıran bu dünyadaki zamanınızı Tanrı korkusuyla geçirin.” (1. Petrus 1:17)


Yeniden doğduğumuzda sahip olduğumuz avantajlardan biri de Rabbimizi Babamız olarak çağırabilecek olmamızdır. Bu sadece sözcüklerin ötesindedir; şeytanın bize sıkıntı vermek için yaptığı tüm işlerin üzerinde üstünlüğümüz olduğu anlamına gelir. Ağzımızı açıp Göksel Babamızı çağırdığımızda Rab’bin yetkisini harekete geçiririz.

Elçi Pavlus eğer Rab’bin çocuklarıysak onun mirasçıları da olduğumuzu söylemiştir (Romalılar 8:17). Bu yüzden Rab’bin tüm vaatlerini miras almaya, İsa’nın mirasına ortak olmaya hakkımız vardır. Artık isteklerimize olumsuz yanıt verilmeyecektir. Kutsal Yazılardan öğrendiğimiz her şey bize aittir. Eğer İsa’nın adında istersek bizi seven Baba’nın cevabını alırız.

Rab insanlar arasında ayrım yapmaz (Romalılar 2:11). Geçmişte kim olmuş olursanız olun Rab sizi tüm yüreğiyle seviyor ve eğer Yüce Rab’be inanarak, ona tüm gücünüzle kulluk ederseniz, Rab verdiği tüm sözleri gerçekleştirecek. Rab’be göre insan doğası önemli değildir. Bu yüzden O’na hayatımızda Babamız olarak sahip olabiliriz. O yalnızca çocuklarının Babasıdır. Yüce Rab’bin çocukları olduğumuzda O da bizim Babamız olur. Ancak hayatlarımızda yaptığı işler O’nun Sözüne olan inancımıza bağlıdır. İsa’yı Kurtarıcıları olarak kabul etmeyenler asla Rab’bin oğulları ve kızları olma hakkına sahip olamazlar (Yuhanna 1:12). Yüce Rab her kişiyi yaptıklarına bakarak yargılar. Yardımımıza gelmek için dış görünüşümüze bakmaz. Bunun yerine, bize Sözünde açıkladıklarına dayanarak ona yakardığımızda söylediklerimizi dikkate alır.

Şunu bir düşünün: Rab’bin dokunuşuyla ilgili ne yaptığınız asıl önemli olandır. Bu yüzden O’nun Sözünü hor görenler mahvolurlar. Diğer yandan Yüce Rab’be inananlar zafer kazanırlar. Rab’bin gücü onların hayatlarında harekete geçer ve Rab’bin vaat ettiklerini gerçekleştirir. Eğer biz kötü doğamızla bile çocuklarımıza iyi armağanlar vermeyi biliyorsak, göksel Babamız isteyenlere çok daha fazlasını vermeyi istemez mi? (Luka 11:13) Yüce Rab onun mükemmel kurtuluş planına uygun yaşayanlara her zaman bereketlerini verir.

Petrus Rab korkusuyla yaşamamızı söyledi. Bunun anlamı dehşet içinde yaşamak değil, Rab’bin Sözüne saygılı yaşamaktır. Günah işleyenler şüphe yok ki şeytanın işlerinin onları Rab’bin bereketlerinden uzak tuttuğunu fark edeceklerdir. Bu yüzden sadece Kutsal Kitap’ın buyurduğunu yapın ve asla hayal kırıklığına uğramayacaksınız. Rab’bin isteğini yerine getirmek dünyadaki yolculuğumuz boyunca yapabileceğimiz en asil iştir.

Dünyadaki misafirliğimiz kısa sürelidir; ama ölüm ile yok olmuyoruz. Bu yolculuk burada başlamış olsa da sonsuzluk boyunca devam edecektir. Hareketlerine dikkat etmeyenler böyle devam ederlerse er ya da geç sonsuz yaşamda karanlıkta kalacaklarını fark edeceklerdir.


İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

TUTSAKLIK SONA ERDİ!

TUTSAKLIK SONA ERDİ!

“Bu nedenle bedenin tutkularına uymamak için günahın ölümlü bedenlerinizde egemenlik sürmesine izin vermeyin.” (Romalılar 6:12)


Günahın Rab’bin birçok kulu da dahil olmak üzere birçok insanda egemenlik sürdüğünü görmek çok üzücüdür! Henüz iman etmemiş olanlar günahın egemenliğinde yaşarlar çünkü hala isyandadırlar. Ama bu düşmanın pençelerinden kurtarılmış olanların hayatında asla olmaması gereken bir şeydir. Kurtulmuş olanlar Rab’bin Oğlundaki haklarını kullanmalıdırlar!

Düşman kayıp insanların üzerindeki egemenliğini farklı şekillerde gösterir: kimileri düşmanı dinleyerek kötü bir yüreğe sahip olurlar, kimileri ise hastalıklar, yalanlar, fuhuş ya da türlü bağımlılıkların kontrolüne girerler. Yeniden doğum deneyimi yaşamamış olanlar ağır bir boyunduruk altındadırlar çünkü düşmanın boyunduruğu çok ağırdır ve insanlara çok kötü işler yapmaları için baskı kurar. Bu yüzden insanlık için yapabileceğimiz en iyi şey herkesin İsa’nın ölümüyle ne yaptığını anlamasını sağlamaktır. Müjdeyi duyurmanın ayrıcalıklı sorumluluğu hepimizin üzerindedir çünkü böyle yaparak sıkıntı içinde olanların kötü güçlerden özgür kalmalarına yardım ederiz.

Rab’be ait olmaya karar verdiğinizde artık şeytanın egemenliğinde olmazsınız ve bu yüzden günahın hiçbir şekilde hayatınıza egemen olmasına izin vermezsiniz. Çünkü Rab’bin hiçbir çocuğu ayartılara teslim olmamalıdır. O halde düşman size saldırıyorsa, İsa’nın adındaki yetkinizi kullanın ve şeytandan ayartılarıyla birlikte sizi terk etmesini talep edin. Şeytanın size egemen olmasına izin vermeyin (Yakup 4:7).

Göksel Babayı hoşnut eden bir oğul ya da kız olun. Bu yüzden düşmanın teklif ettiği hiçbir şeye meraklı olmayın. İsa bize adını verdi ve bu sayede onda Mesih yerimizde olsa ne yapacaksa aynı şeyleri yapabiliriz (Markos 16:17-18). Yüce Rab’den gerçekten korkan kişi, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ordularına karşı bir savaşta olduğunu bilir (Efesliler 6:12).). Savaşınızı verin ve zaferli olun!

Din bizi yalanlarla ve korkularla doldurur. Din kötü güçleri asla ulaşmaması gereken ve kendi başına ulaşamayacağı yerlere ulaştırır. Ancak Müjde bize gerçeği öğretir ve Mesih’teki yetkimizi kullanmamızı öğütler. Kardeşim, ölümlü bedeninde günahın hüküm sürmesine izin vermemek senin elindedir. Eğer şeytana hayatında bunu yapması için izin verirsen, dizginsiz isteklerin hayatını kontrol etmeye başlar.

Rab’be kulluk eden birinin günaha kulluk etmeye başladığını görmek ne kadar üzücüdür! Eğer bu sizin başınıza geldiyse derhal bu duruma son verin ve şeytanın saldırılarından sonsuza kadar özgürleşin! Bunun için günahınızı Rab’be itiraf edin ve Sözde duruş alın. Suçlarınızın sizi kontrol etmesine izin vermeyin. Mesih’in bunu isteyenlere verdiği özgürlükte yaşayın!

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

RAB ASLA DEĞİŞMEZ

RAB ASLA DEĞİŞMEZ

“Tanrı da amacının değişmezliğini vaadin mirasçılarına daha açıkça belirtmek istediği için vaadini antla pekiştirdi.” (İbraniler 6:17)

Rab’bin bizim için olan amacı onun her zaman aynı olduğunu bilmemizi sağlar. Rab’bin değişmezliği son derece önemli bir gerçektir. Ama şeytanın en büyük saldırılarından biri Rab’bin isteğinin artık aynı olmadığı ve Rab’bin hayatlarımız için başka planlarının olduğuna bizi ikna etmeye çalışmaktır. Böylelikle şeytan hakkımız olan harika şeyleri bizden çalmaya çalışır. Dikkatimizi Rab’bin gücünün yaptığı işlerden uzaklaştırmaya ve böylece bizi yok etmeye uğraşır.

Rab vaadinin mirasçılarının onun planını ve kurtuluşunu kabul etmeyenlerle aynı hayatı yaşamasını istemiyor. Çünkü onlar devamlı karanlığın gücünün altında baskı görüyor, düşmanın ağır elinin altında inliyorlar. Yüce Rab’bin mirasçılarının geçmişte aldıkları sözleri hatırlamaları ve onları önemsiz görmemeleri gerekir. Rab’bin değişmezliğiyle ilgili bir insanın yüreğinde şüphenin barınmaması için Rab sözlerini antlaşması ile doğrular.

Vaadin bir mirasçısı olarak İsa’yı Rab’bi ve Kurtarıcısı olarak hayatına kabul edenler, Mesih’e sahip oldukları her şeyin üzerinde Rab olma konumunu verirler. Kendi planlarının üzerine Rab’bin isteğini yerleştirirler. Bu şekilde Kutsal Kitap’taki öykülerin yaşandığı zamanlarda verilen tüm vaatler, Yüce Rab’bin İbrahim’e verdiği vaatle birlikte bu kişinin mirasçısı olduğu vaatlere dönüşür. Rab’bin tüm kullarının bu iman babasına verilen ve sonra bütün inananlara için tekrarlanan vaadi öğrenmeleri, imanla Sözün gerçekleşmesini istemeleri gerekir.
 
Rab’bin bir yemin etmesine gerek yoktu, ama onun değişmezliğiyle ilgili tüm şüpheleri susturmak için bunu yaptı. Her Hristiyanın bunu aklında tutması ve her türlü durumda kararlı olması, İsa’nın kanıyla imzalanan, O’nun adındaki antlaşma aracılığıyla kendisine ait olanı istemesi gerekir. Kutsal Kitap’ın söylediklerine kulak verenler Mesih’te ihtiyaç duyduklarından fazlasının olduğunu öğreneceklerdir. O’nda tüm bereketler bizim erişimimize açıktır. Bu yüzden şu anda ihtiyacınız olan ya da gelecekte ihtiyacınız olabilecek her şey size çoktan verilmiştir. Rab’bin sadakatinin gerçek olduğundan emin olabilirsiniz. O vaatlerinin hiçbirini gerçekleştirmeyi ihmal etmedi!

Rab’bi aramak görevimizdir ve O Sözünde bulunabilir. Bu şekilde Mesih’in bizim için yaptığı her şeyi öğrenmenin yanı sıra, İsa’da bize halihazırda verilmiş bereketleri nasıl alacağımızı da öğreniriz. Bu yüzden artık çaresizliğe kapılmanıza, sözler vermenize, ihtiyacımız olanı bize vermesi için O’na günlerce dua etmenize gerek yok. Çünkü her şeye zaten sahibiz. Kardeşlerim, O’nun asla değişmediğini ve her zaman sözünü tuttuğunu bildiğimiz için bereketler olmalıyız!

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

RAB BİZDEN OLDUKÇA HOŞNUT

RAB BİZDEN OLDUKÇA HOŞNUT

“Düşmanım zafer çığlığı atmazsa,
O zaman anlarım benden hoşnut kaldığını.” (Mezmurlar 41:11)


Rab’bin sözündeki bazı ipuçları bize Mesih ile olan yaşamımızı tam olarak nasıl yaşayacağımızı gösteriyor. Müjdenin söylediklerine ya da Sözde yazılı olanlara dikkatini vermeyenler her zaman yetersiz bir ruhsal seviyede, güçten yoksun, kötülükle yüzleşme ve onu yenme kapasitesinden mahrum olarak yaşarlar. Ama Rab’bin öğretilerine kulak verip onlara dikkat edenler iyi dersler öğrenirler ve hayatlarının her alanında başarılı olurlar. İsa’nın gerçek öğrencisi olanlarla olmayanları hayatlarını nasıl yaşadığına bakarak ayırt edebiliriz. Rab ile paydaşlık içinde olanlar buyruklarla ilgilenmeyen ve onları yerine getirmeyenlerden farklı konuşur ve davranırlar.

Rab’bin bizden oldukça hoşnut olduğunu fark etmenin ipuçlarından biri de Rab’bin bize sağladığı kazançlara ve güvenliğe bakmaktır. Dostlarım, Rabbimiz duyguları olan bir varlıktır. Sevinir, öfkelenir, üzülür ve ağlar. İsa Lazar’ın mezarının yanında bunu tam olarak göstermemiş miydi (Yuhanna 11:35)? Rab kendisine ait olanlar, onun mükemmel ve hoş isteğini yerine getirenler için kazançlar sunar. Yani Kutsal Yazılarda bahsedilen vaatlerden ayrı olarak Rab onu mutlu edenler için ekstra şeyler de yapar.


Yoldan biraz uzaklaştığımızda düşman bize sıkıntı vermeye hakkı olduğunu düşünür. Bu olduğunda mutsuzlaşırız ve Rab’bi aramamız gerektiği gibi aramayız. Bir noktada zorluklar da başlar. Bu yüzden Tanrısal plandan uzak hissettiğimiz anda hemen tövbe edip Rab’bin varlığını aramalıyız. O zaman Rab’bin Ruhu pişman ve üzgün hissetmemizi sağlayarak hatalarımızı itiraf etmeye bizi yönlendirir. Bağışlanmayı istediğimizde Rab bizi bağışlamakla kalmaz aynı zamanda tüm suçlarımızdan biri arındırır. Rab savaşlarımızda bizi güçlendirir ve onun yardımıyla zafere ulaşırız.

Dürüst olun ve kendinizi yoklayın. Şeytan kaç defa bir günaha ya da bir tuzağa düşmenize yol açtı? Siz de diğer insanlar gibisiniz. Elbette hiç düşmemeniz gerekir, ama kim bir kez bile ayağının kaymadığını ya da Yol’dan biraz sapmadığını söyleyebilir? Bu sizi Rab’bin planından uzaklaştırmamalı çünkü Rab’bin vaadi şöyledir: Eğer günahlarınızı itiraf ederseniz Rab güvenilir ve adildir; günahlarınızı bağışlayıp sizi tüm kötülüklerden arındırır (1. Yuhanna 1:9). Rab’bin bu vaadi vermesi demek, bir daha düşmemeniz için Rab’bin her zaman size el uzatması demektir. Ama günah işlerseniz Rab’be yönelmeli, yüreğinizi açmalı ve bağışlanmalısınız. Rab’bin size sağladığı güç sizi zaferli yapacaktır.
İsa nasıl Baba ile birlikteyse, biz de Üçlü Birlik, yani Baba, Oğul ve Kutsal Ruh ile birlikte olabiliriz. Rab ile ilişki kuranlar onunla birlikte olurlar. Yani her savaşımızda Rab bize yardım edecek, düşman artık bize sıkıntı veremeyecektir.

İsa’nın sevgisiyle,
Doktor Soares

DOĞRU BİR TANIK OLUN

DOĞRU BİR TANIK OLUN

“Dürüst tanık doğruyu söyler,
Yalancı tanıksa hile solur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 12:17)


İsa tarafından onun tanıkları olmakla görevlendirildiğimiz için gerçeği konuşmak görevimizdir çünkü diğer türlü Rab için yapmamız gereken şeyde başarılı olamamaktan sorumlu olacağız. Ama eğer sadık olursak Son Gün’de ödülümüzü alacağız. Çünkü Rab’bin buyruklarına uyan her türlü eylem ödüllendirilecektir. Rab’bin armağanları geri alınamaz armağanlardır. Bu yüzden onun çocuklarına verilen görevin asla değişmeyeceğinden emin olabiliriz. Bu yüzden bize emanet edilen görevi yerine getirmemek iyi olmaz.

Kendisi gerçek olan Rab’bin tanıkları olarak sözcüklerimizden sorumluyuz. Bu yüzden konuştuklarımızın farkında olmak sağduyulu bir tavır olur çünkü faydasız işlere dahil olanlar Yargı Gününde bunlardan sorumlu olacaklar. Kötü insanların söylediklerinden etkilenenler ve konuştukları Rab’bin Sözüne dayalı olmayanlar bu konuştukları olumsuz şeyleri duyanlara sonsuz zararlar verebilirler çünkü onları Rab’be inanmayı ve ona hizmet etmeyi bırakmaya yönlendirmiş olurlar.

Her zaman en iyisi gerçeği söylemektir. Gerçek, gerçek görünen herhangi bir şey değil Rab’bin gerçek olduğunu söylediğidir. Kutsal Kitap’ın söylediklerini dikkate almayıp kıymet bilmeyenler kendilerine, sevdiklerine ve bazı durumlarda komşularına büyük zararlar verirler. Oysa Gerçekte yaşadığımızda ve imanla kararlılık gösterdiğimizde Rab’bin gücünü harekete geçiririz ve böylelikle Rab’bin doğruluğu işlemeye başlar. Bu nedenle asla düşmanın sizin ya da başka birinin içinde bulunduğu durumla ilgili çözüm olmadığına sizi inandırmasına izin vermeyin. Size ne kadar acımasızca saldırırsa saldırsın fark etmez. Böyle yaptıkları için Rab’be güvenenler asla başarısız olmazlar.

Rab’bin çocukları olarak bizim görevimiz onun doğruluğunu göstermektir çünkü karanlığı egemenliği böyle yenilir. Şeytan her zaman sorunlarınızla ilgili çözüm olmadığını söylemekte ısrarcı olacaktır; ama eğer ona katılırsanız size zulmedebilecek bir pozisyon yakalar. İsa’nın adını kullandığınızda her zaman düşmanın hayatınızda oluşturduğu problemlere karşı bir çözümünüz olur. Bu yüzden hayatınızda nelerin yanlış olduğunu yoklayın ve ne şekilde karşınıza çıkarsa çıksın ayartıyı imanla azarlayın. Bu şekilde zaferli olacaksınız. Hiçbir türlü baskıyı kabul etmeyin!

Kutsal Yazılarda açıklananlara uygun olmayan şeyler konuşanlar yalancı tanıklık vermiş olurlar; söyledikleri her şey yalandır. Şeytanda en ufak bir miktar gerçek bulunmaz. O sadece saçmalar, çünkü yalanların babasıdır (Yuhanna 8:44). Yanlış şeyler söylemek Kurtarıcımız tarafından yenilmiş olanın bilindik bir özelliğidir.

Düşman tarafından tehdit edildiğinizde teslim olmayın çünkü eğer onun söylediklerine inanırsanız onun lanetli ve sinsi planının gerçekleşmesine izin verirsiniz. İsa bize Baba’ya iman etmemizi buyurdu çünkü sözleri inanılmayı hak eden sadece O’dur. Doğru bir tanık olun ve bolluk içinde yaşayın.

İsa’nın sevgisiyle,
Doktor Soares

Doktor Soares, Rab’bin çağrısını almamış birinin hizmeti gelişir mi?

Doktor Soares, Rab’bin çağrısını almamış birinin hizmeti gelişir mi?

Sadece hizmet anlamında değil doğal anlamda da gelişmek önemlidir. Çünkü vaaz verme sanatında usta olan birisi benden daha iyi vaaz verebilecek yetenekli bir aktör olabilir. Gerçekten çok yetenekli olabilirler ama eğer meshedişle bunu yapmıyorlarsa o zaman bunun ne anlamı olur? Benlikten doğan benliğe aittir. Belki çok iyi konuşan çok başarılı bir avukat gelip kürsüde konuşabilir ve herkes hayranlıkla onu dinleyebilir. Ama insanlar hiçbir şey öğrenmezler. O halde neden çağrılmadığımız bir işi yapalım? Eğer Rab sizi çağırdıysa kendinizi hazırlayın. Rab size her seferinde daha fazlasını öğretecek ve Rab’bin işinde gelişeceksiniz. O zaman yaptıklarınız boşa gitmeyecek.

GEÇMİŞ TUTKULARINIZA KAPILMAYIN

GEÇMİŞ TUTKULARINIZA KAPILMAYIN

“Söz dinleyen çocuklar olarak, bilgisiz olduğunuz geçmiş zamandaki tutkularınıza uymayın.” (1. Petrus 1:14)


Rab’bin çocukları tek bir kategoriye aittir: Söz dinleyen çocuklar. Kullarından biri O’nun Sözü aracılığıyla söylediklerine kulak vermediğinde bu niteliğini kaybeder. Bazıları kilisede kalmaya ve ibadetlere katılmaya devam eder, ama bu tek başına yardımcı olmaz. Tövbe edilene ve Rab’be dönülene dek Rab ile arasındaki paydaşlık bozulacaktır. Kilise ibadetlerine sadece Rab’bin evinin sağladığı iyi atmosfere alışkın olduğu gibi katılmaya devam edenler de vardır; ama bu davranışları sadece alışkanlığa dayandığı için Rab’bin varlığını hissedemezler.

Rab’bin gerçek kilisesi Yüce Rab’be ruhta ve gerçekte hizmet eden insanlardan oluşur. Bu yüzden O’nun söylediğini dinlemeyi reddedenler Mesih’in bedeninin bir parçası olamazlar. Kurtarıcı bizi bu günahkar dünyadan çıkartmak, Tanrısal insanlara dönüştürmek, benliğin tüm tutkuları üzerinde bize zaferimizi vermek için kendini feda etti. Ama böyle tutkuların hayatının üzerinde egemenlik kurmasına izin verenler Rab’bin insanlık için olan planına karşı gelmiş olurlar ve bu yüzden Rab ile yürümeye devam edemezler.

Mesih’in bedenine ait olmadığımızda tutkularımız dizginlenemez çünkü Kutsal Yazılar’ın sağladığı bilgiden mahrumuzdur. Ama Rab’bin ışığıyla aydınlandığımızda temiz suda yıkanırız; bu su Rab’bin Sözüdür. O zaman hoş olmayan tüm hislerden kurtuluruz. Bundan sonra bile bazen şeytan bizi ayartabilir çünkü onun tek isteği bizi yoldan çıkarmaktır. Üzücü olan şu ki bazı insanlar bir süre boyunca Yüce Rab’be kulluk etmiş olmalarına rağmen sonra Şeytanın yalanlarına kanıyor. Ondan sonra her geçen gün kilisede kalma istekleri azalıyor çünkü bozuk olan yürekleri Rab’bin evinde ‘kusurlar’ bulmak için uğraşıyor.

Yeniden doğarak Rab’de ışık oluyoruz (Efesliler 5:8). Bu yüzden buna uygun olarak yürümeli, bu niteliğimizi yitirmemeli, akıllarını kaybedip benliğin tutkularına ve günahlara köle olanlar gibi yaşamamalıyız. Bu yüzden bizim için Rab’bin mesajı geçmişte duyduğumuz tutkulara teslim olmamamızdır. Artık karanlık dönemimizde yaşamıyoruz, ruhlarımızın gözleri açılmıştır. Babamızı hoşnut edecek şekilde yürümek artık sorumluluğumuzdur.

Kardeşlerim, benliğin tutkularına geri dönmeyin; iyi niyetlerle dolu olun ve İsa’yı kabul ettiğinizden beridir sizi saran kutsallığa sıkı sıkıya bağlı kalın. Rab’bin adını yüceltmek için ne yapmanız gerektiğini bilmek için Yücelerden gelenlere odaklanın (Koloseliler 3:2). Bu şekilde geçmişte sizi tutsak eden ayartılar artık size ulaşamayacaktır. Artık yeni bir varlıksınız ve bu yüzden şeytanın sizi rahatsız etmesine izin veremezsiniz. Bilge olun ve özgür yaşayın!

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

ETKİLİ VE GEREKLİ AZAR

ETKİLİ VE GEREKLİ AZAR

“Ama İsa Petrus’a dönüp, “Çekil önümden, Şeytan!” dedi, “Bana engel oluyorsun. Düşüncelerin Tanrı’ya değil, insana özgüdür.” (Matta 16:23)


Rab’bin geri adım atacağını düşünmek imkansızdır. Birisine yardım etmek ya da kendi işini yapmak söz konusu olduğunda Rab bunu mutlaka yapar. Ancak İsa’nın Petrus’u azarlaması bize geri dönüp yanlış olan bir şeyi düzeltmemiz gereken durumlar olacağını öğretir. Söz doğru kişilerin iman gereği olmadıkça geri adım atmayacaklarını söylemiştir. Eğer bir gün söylediğiniz bir sözde ya da verdiğiniz uygunsuz bir kararda aşırıya kaçtığınızı fark ederseniz, bir kişi için kefil olmuş olsanız bile geri dönüp hatanızı düzeltmekte tereddüt etmeyin. Hayatımız boyunca borçlu olmaktansa sonradan bir şeyden soğumak daha iyidir.

Petrus önce aydınlanmış, fakat sonra azarlanmıştı. Rab ona çok özel bir sırrı açıklamıştı çünkü kimse İsa’nın kim olduğunu bilmiyordu. Öğrencilerine insanların kendisi hakkında ne söylediğini sorduğunda Rab, Petrus’tan “sen yaşayan Rab’bin oğlu Mesih’sin” cevabını almıştı (a. 16). İsa bunun üzerine balıkçı Petrus’a bu sırrı açıklayanın insan olmadığını söylemişti (a. 17-18).

Burada verilen ders şu ki Rab’bin kulları da şeytan tarafından kullanılmaya müsaittir. Hatta düşmanın isteğinin kontrolü altında olduğumuz karanlığın egemenliğinden alınmış olmamıza rağmen, Kutsal Ruh ile doldurulmuş olmamıza rağmen, hala aldığımız esinlerin kaynağına dikkat etmezsek düşmanın istediğini söyleyebilir ya da yapabiliriz. Petrus İsa’ya başına geleceklerle ilgili bir tavsiye verince Rab onu azarlamıştı.

İsa elçiyi azarladı çünkü bu ona bir hakaretti. Biz de Rab’bin işinde işlediğimiz tüm suçların şeytanın esiniyle olduğunu anlayabiliriz. Yalanlar, sadakatsizlik, yanlışlar, tüm bunlar düşmandan gelir. Düşmandan sakınmanın en iyi yolu Rab’bin isteğini Sözünde açıkladığına göre yapmaktır.

Bir insanın şeytan tarafından kullanıldığının işaretlerinden biri de bu kişinin Rab’bin planına karşı bir şeye onay vermesi ya da onu tavsiye etmesidir. Kilise Konstantin’in fermanından sonra böyle bir şey yapmıştı. Kilisenin gidişatı Rab’bin çağrısını almamış ve yeniden doğmamış insanların kontrolü altına girmişti. Rab’bin halkının yaşadığı acıların intikamını almak için dünyasal güç kullanmaya karar verdiler, birçok farklı öğreti uydurdular, akıl almaz seçimler yaptılar ve hem Rab’bi, hem de onun Kutsallığına utanç getirdiler.

Kısacası insanın Rab’bin işine aykırı olarak yaptığı her şeyin esini şeytandan gelir. Düşmandan ne gelirse gelsin, bunlar ne kadar faydalı görünürse görünsün, her zaman son derece zararlı olacaklardır. Egemenlikle ilgili yalnızca Rab’den gelen şeyler kabul edilmelidir.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

ŞEYTANIN HİLELERİ

ŞEYTANIN HİLELERİ

“…Çünkü onun düzenlerini bilmez değiliz.” (2. Korintliler 2:11)

Şeytanın egemenliği düzenlidir. Kötü ruhlar ona korkuyla hizmet ederler ve aynı zamanda ona sıkıca bağlıdırlar. Eğer karanlık dağılırsa onun egemenliği de son bulur, bu yüzden şeytan kötü planlarını gerçekleştirmek için uğraşır ve onun kulları da hiçbir detayı göz ardı etmez.

Şeytanın bize karşı kullandığı araçları kötü ve yıkıcıdır. Bu yüzden kim onun isteğine ortak olursa düşündüğünden daha erken bir zamanda ciddi problemlerle karşılaşır. Düşman merhametin ya da affetmenin ne olduğunu bilmez, asla kötü ve günahkar yollarını değiştirmeyecektir. İnsanın şeytanın saldırılarını durdurmak için yapabileceği tek şey Rab’bin isteğini bilmek, imanla kötü ruhlara gitmelerini buyurmaktır. Yücelerden gelen güç böyle yapıldığında harekete geçer ve şeytan ne kadar Rab’bin işine engel olmaya çalışırsa çalışsın başarılı olamaz.

Şeytanın hileleri her zaman vardır. İnsanı günaha sürüklemek için türlü mazeretler uydurur. Tek bir kötülük bile yoktur ki onu yapan kişi karanlığın prensi tarafından kandırılmamış olsun. Şeytan insanların akıllarına girer. Mesela bir kişiyi evlilik dışı ilişki yaşamaya, bir suç işlemeye, ya da kirli başka bir şey yapmaya zorlar. Eğer yüreğimiz onun tuzaklarına kapılmayı reddederse bu tuzaklar derhal ortadan kaybolur. Ama Rab’bin yönlendirişine uymak yerine inatçılık edenler ayartıcının pençelerine kapılırlar.
Kardeşlerim, bir şeyin Rab’den gelip gelmediğinden emin olmalısınız. Şu mantığı yürütün: Sözde açıklananlarla uyumsuz olan her şey karanlığın egemenliğinden gelir. Bu yüzden bir şeyi yapmanın uygun olmayacağıyla ilgili yüreğimiz şüpheye kapılıyorsa, o Rab’den değildir. Yoksa o kadar kararsız olmazsınız. Yüce Rab’den gelen her şey canımıza mutluluk verir, ama şeytandan gelen şeyleri kabul ettiğimizde ruhumuzda esenlik olmaz.

Bir ayartıya yönelik tutumunuz kimin oğlu ya da kızı olduğunuzu gösterir: Rab’be ait olanlar Rab’bin ilkelerine göre yaşarlar. Ama karanlığın egemenliğinden ayrılmamış olanlar şeytanın yetkisi altında yaşarlar. Eylemleri şeytanın planlarına uygun olarak şekillenir. Rab’bin işini yapmaya başlayın ve düşmanın tuzaklarını görmezden gelin. Düşman size her zaman kendi isteklerini yapmanız ve pençesine düşmeniz için mazeretler getirecek. Ama yalnızca Söz’ün izin verdiği şeyleri yapın!

İsa’nın sevgisiyle,
Doktor Soares

RUHSAL DURUŞUMUZ

RUHSAL DURUŞUMUZ

“O bizi karanlığın hükümranlığından kurtarıp sevgili Oğlu’nun egemenliğine aktardı. 14 O’nda kurtuluşa, günahlarımızın bağışına sahibiz.” (Koloseliler 1:13-14)

Rab’bin Sözü Adem’in günahı yüzünden insanlığın başına gelenleri açıklarken bu sonuçları ne abartır, ne de hafife alır. Bu kasıtlı fakat çılgınca eylem bizi karanlığın egemenliğine itmiş, şeytanı insanlığın üzerinde egemen kılmıştı. İnsanlık karanlığın prensi tarafından ve onun emrindeki kötü güçler tarafından yönlendirilmeye, yasaklı arzular ve diğer günahlar tarafından kontrol edilmeye başlandı. Bizi bu kuyudan çıkaracak bedel yüksekti: Rab bunun için biricik oğlunu göndermeliydi. İsa bizim yerimize ölerek tüm borcu ödeyecekti. Mesih bunu yaptı ve çektiği cezayla tüm günahlarımızı ve suçlarımızı kendi üzerine yüklendi (Yeşaya 53:12).

Düşüşten beridir karanlığın güçleri üzerimizde etkin olmaya ve bizi düşmanımızın isteğine göre yönlendirmeye başladılar. Bu güçlerden tek bir tanesi bile adalet gözetmez ve Rab’bin yüceliğinden ayrılarak (Romalılar 3:23) yanlış yollarda kayıp olmuşlardır. Ama İsa Mesih Rab’bin lütfunu, onunla birlikte de yeniden doğum armağanını ve bağışlanmayı dünyaya getirdi. Bugün Mesih’in bizim için yaptıkları sayesinde kötülüğün egemenliğinden kaçabiliyoruz. Karanlığın egemenliğinden alınarak Gerçeğin ve kutsallığın egemenliğine, yani Rab’bin egemenliğine taşındık. Kötülüğün saltanatı artık üzerimizde değildir.

Yani Rab sadece bizi kurtarmakla kalmadı aynı zamanda bizi şeytanın gücünün etkisi altından da kurtardı. Artık Rab’bin biricik oğlunun egemenliğindeyiz. Kötülüğün egemenliği artık üzerimizde hakim değildir ve bize saldıramaz. Eğer Rab’bin isteğiyle uyumlu bir şekilde yaşarsak ayartıların en büyüğü bile üzerimizde etkili olamaz. Bugün bulunduğumuz konum kötülüğün güçlerinden tamamen ayrı bir yerdir. Düşmanın hiçbir saldırısı Yüce Rab’bin kanatları altına sığındıkları sürece (Yeşaya 54:17) Yüce Rab’bin bir çocuğunun üzerinde başarıya ulaşamaz (Mezmurlar 91:1).

İyi haber şu ki sadece dünyanın özgür bir bölgesine taşınmakla kalmadık. Bu bile yeterince iyi olurdu, ama aynı zamanda Rab’bin Oğlu’nun sevgisinin, doğruluğun, esenliğin, şifanın, başarının ve diğer tüm bereketlerin egemenliğine taşındık. Artık kutsanmış egemenliğe katıldığımız için korkacak hiçbir şey yoktur çünkü hayatımız İsa’da korunmaktadır. Sonsuzluk boyunca düşman canlarımıza bir daha asla dokunamayacak. Şeytan kaybetti ve bir daha asla doğrulamayacak.

İsa’da kurtuluşa da eriştik. Bu gelecekte olacak bir şey değildir, çoktan olmuştur ve erişimimize açıktır. Hayatımızda nerede olduğumuz ve ne yaptığımız bunu etkilemez. Bize Rab’bin çocukları olarak çağırılmanın muhteşem onurunu veren şey Rab’bin basitçe verdiği bir hüküm değil, İsa’nın çarmıhta kendini feda etmesi ve yeniden dirilmesiydi.

Çok yüksek bir bedel ödenerek Rab’be getirildik. Ama bu bedel tamamen ödendi ve bu yüzden artık günahın ve ölümün yasasından özgürüz. Yaşamın ve başarının yasası üzerimizde hakim olan tek yasadır. Bu yüzden Rab’bin gerçek bir çocuğu gibi yaşayın ve Rab’be ait olanlar için hazırlanan en iyi şeylerin tadını çıkarın.

İsa’nın sevgisiyle,
Doktor Soares

ÖNEMLİ BUYRUKLAR

ÖNEMLİ BUYRUKLAR

“Ölümünde O’nunla özdeşleşerek O’nu tanımak, dirilişinin gücünü ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp ölümden dirilişe erişmek istiyorum” (Filipililer 3:10-11)

Kutsal Yazılarda Rab’bin tüm insanlara ve özellikle de bizlere verdiği görevleri yerine getirmek için gereken tüm bilgiye ulaşırız. Ayrıca orada son derece önemli olan üç şeyin bilgisine erişmek için ne yapmamız gerektiğine yönelik talimatları da buluruz: Bunlar (1) Rabbimizin kim olduğu, (2) O’nun yeniden dirilişinin gücünün ne demek olduğu, (3) O’nun acılarına ortak olmanın ne demek olduğu ve (4) neden ölümünde O’nunla özdeşleşmemiz gerektiğidir. Bunların her birini anlayan ve deneyim eden kişi şüphe yok ki Rab’bin isteğini O’nu hoşnut edecek şekilde gerçekleştirir ve bunun sonucu olarak da başarıya ulaşır.

Kutsal Kitap’taki bu ifadelere kulak vermeli, onları tamamıyla yerine getirmeye gayret göstermeliyiz. Elçi Pavlus’a göre bunların her biri bir amaç ifade eder ve onlara ulaşmak için diğer her şeyi faydasız saymak gereklidir. Bir deniz kazazedesi için bir kara parçası bulmak ve ona doğru yüzmek ne kadar önemli ise, bizim için de bu bereketlerin ne anlama geldiğini anlamak ve onları almak kadar önemli başka bir şey yoktur.
 
Pavlus’un en güçlü isteği Mesih’in kim olduğunu bilmekti. İsa Rab’dir. O her şeyi yaratan Üçlü Birliğin bir kişisidir. Onsuz hiçbir şey olmayacak olan ilahi Söz’dür (Yuhanna 1:1-4). Rab her şeye gücü yetendir ve son derece akıllıdır. Uzayın bir resmine baktığımızda milyonlarca parlak nokta görüyoruz ve O’nun ne kadar güçlü olduğunu anlıyoruz çünkü bütün bunları yoktan var eden ve gücünün Sözü ile yörüngesinde tutan O’dur. Yarattığı bunca harika şeyin ortasında Rab neden insanlıkla bu kadar ilgileniyor? En önemlisi de, neden sizinle, benimle bu kadar ilgileniyor? Bizi bu kadar çok seven Baba’yı aramalı ve onu tanımalıyız.

Rab’bin Ruhu O’na yaşam verdiğinde karanlık İsa’yı elinde tutamadı. O’nda etkin olan güç o kadar büyüktü ki bütün kötü ruhlar yere serildiler. Liderleri olan Şeytan, Rab’bin ölümün ve ölüler diyarının anahtarlarını ellerinden aldığına şahit oldu (Vahiy 1:10-18). Mesih dirildi. Ne büyük bir yetki! Ne büyük bir yücelik! İşte elçi Pavlus bu gücü bilmeyi istiyordu. Biz de bu anlayışa eriştiğimizde ne kadar büyük bir bereket olacağız!

Pavlus için O’nun acılarına ortak olmak da önemliydi. Kurtarıcı biz özgür olalım diye acı çekti. Eğer bu gerçeği anlamazsak düşman bizi ayartacaktır. Belki yasaklı isteklerle gelecek ve bunlara kapılacağız. Ama eğer Kutsal Kitap’ın anlayışına sahip olursak ayartıların, hastalıkların ve diğer problemlerin üzerinde yaşarız.

Elçi Pavlus ayrıca ölümünde O’nunla özdeşleşmeyi istemişti; İsa’nın O’na inananların bütün tutsaklıktan kurtulmaları için gereken bedeli ödediğini ve kendisi için öldüğünü biliyordu. Mesih’in ölümünde başarılı olmamız için gereken her şeyi bulabiliriz. Bütün bu harika şeyler bizi bekliyor! Siz bununla ilgili ne yapacaksınız?

İsa’nın sevgisiyle,
Doktor Soares

DEVAMLI YAKARMAK

DEVAMLI YAKARMAK

“Acı bana, ya Rab,

Çünkü gün boyu sana yakarıyorum.” (Mezmurlar 86:3)


Tek ve gerçek Rab olan yeryüzünün ve göklerin Yaratıcısı dışında, yakarabileceğimiz başka bir kaynak yoktur. Eğer başka bir şeye yakarıyorsanız bunun gereği yok çünkü Rab mutlaktır. Bu yüzden kim olursa olsun ya da ne kadar iyi niyetli olursa olsun başka birine yakarmak şeytana yakarmakla birdir.

Rab’bin sözünü dikkate almamak, yanlış varlığa dua etme hatasının sorumluluğundan kimseyi kurtarmaz. Yüce Rab’bin bilmeden işlenen günahları hesaba katmadığı doğrudur, ama herkesi derhal tövbe etmesi için azarlar (Elçilerin İşleri 17:30). Rab başka bir varlığa edilen duayı yanıtlamaz; bunun masumca yapılması bir şeyi değiştirmez. Bu yüzden herkesin Kutsal Yazıları incelemesi gerekir. Çünkü sadece Rab’be yakarması gerektiğini oradan öğrenecektir (Yeremya 29:12).

Büyük avantaj şu ki Rab merhametlidir. Rab merhametli olduğu için ona dua edebiliriz. Rab bize lütfunu göstererek isteklerimizi yanıtlar. Ruhsal konularla ilgili anlayış eksikliğimizden olsa da Rab onun gücünün nasıl çalıştığını anlayamadığımızı görür.

Kardeşim, eğer ihtiyacın olan cevap sana gelmiyorsa yakarmaya devam çünkü bunu yaptığında iki şeyden biri olur: Ya Rab seni yanıtlar ya da bereketine kavuşmak için gereken ışığa sahip olmadığını bildiğinden sana ne yapman gerektiğini öğretir. Babamız çocukları bereketlerini nasıl alacaklarını bilmeseler de onlarla nasıl ilgileneceğini bilir. Ama bu boş durup söz üzerinde çalışmayı bırakabileceğimiz, Rab’bin söylediklerine kulak tıkayabileceğimiz anlamına gelmez. Çünkü böyle yaptığımızda bilinçli olarak yanlış yaptığımızdan günahkar oluruz.

Kutsal Yazılar boyunca Rab’bin kendisine imanla yönelenleri yanıtlamadığı tek bir örnek bile göremeyiz. Aksine bu önemli gücü kullananlar Rab’den iyi cevaplar alırlar. Rab her zaman vaatlerini gerçekleştirir (İbraniler 10:23). Arayanın bulacağını, kapıyı çalana kapının açılacağını ve isteyene verileceğini garanti etmiştir (Matta 7:7-8).

Kutsal Kitap’taki öykülerde başarılı olanlar imanlarını kullandıkları için başarılı oldular. İman her zaman kazanır. Bu Rab’bin sözüdür. Almaya hazır olduğumuz şeyi Rab bize verir. Kutsal Kitap kahramanları yalnızca imanla o başarılara ulaştılar (İbraniler 11) ve aynısı bizim için de olacak.

Rab bizi halkına katmaktan keyif duyar. İsa’yı bizim yerimize ölmeye gönderdiğinde Mesih’in çekeceği acıyı biliyordu. Ama göksel Babamız biricik oğlunu biz kurtuluşa erişelim ve kendisi tarafından sevinçle karşılanalım diye feda etti. Karanlığın egemenliğini bıraktık ve kendimizi Kurtarıcımıza teslim ettik.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

HER KONUDA BOLLUK

HER KONUDA BOLLUK

“Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan yedi küfe dolusu topladılar.” (Matta 15:37)


Rab’bi tanımlamak imkansızdır çünkü o sınırlı aklımızın yaratabileceği her şeyin ötesindedir. Kimse Rab’bin kapasitesinin büyüklüğünü anlayamaz. Bu dünyasal hayatı yaşarken bizi yaratan bu muhteşem varlığı tam olarak anlayamayacağız. Ama sözünde belirttiği üzere sonsuz yaşamda onu bizi tanıdığı gibi tanıyacağız. Ama sadece Rab’be güvenenler bu büyük bereketi deneyim edecek. Bütün hayatımızı bunun üzerine düşünerek geçirsek bile aklımız bu varlığı kavrayamaz.

Bu Kutsal Kitap ayetinin içerdiği derslerden biri Rab’bin zamanını ondan öğrenmeye adayanların ihtiyaçlarını karşıladığıdır. Bir başka ders Rab’bin ekmeği hiç yoktan yaratmadığı, kendisine verileni çoğalttığıdır. Ona yedi ekmek ve biraz balık verenler yedi sepet dolusu ekmek aldılar. Kardeşim, kiliseye giden biri olmak yetmez. Mesih’in öğrencisi olmalısınız.

Bu kalabalık Rab’bi dinleyerek ve ondan öğrenerek üç gün geçirdi. Rab öğretişini bitirdiğinde kimsenin ona insanların maddi ekmeğin açlığını çektiğini hatırlatmasına gerek olmadı. İsa insanların yolda bayılacağını bildiğinden ihtiyaçlarını karşılamaya karar vermişti. Bugüne dek Rab maddi ihtiyaçlarımızla ilgilenmeye devam ediyor.

Ama Rab kusursuz değil mi? İnsanların ne kadar yiyeceğini bilmiyor mu? Neden sadece gerektiği kadarını çoğaltmadı? Rab her şeyi bilir çünkü kusursuzdur. Ama sadece onun ayaklarının dibindekilerin anlayabileceği şeyler vardır. Biz sadece çıkarımlarda bulunabilir. Rab tarafından beslenmek isteyenler Rab’be verdiklerinden kat kat karşılık alırlar.

Babamız onun yanında olanların ihtiyaçlarını karşılar. Bu yüzden başımıza gelen kötü bir şeyden ötürü asla Rab’be yakınma ayartısına düşmemeliyiz. Düşmanın işlerine kapılmayın, her durumda Rab’bin size yol göstermesini bekleyin. Dersinizi öğrendiğinizde Rab gerekeni yapacaktır. İsa ancak insanların ruhlarını beslemeyi bitirdikten sonra maddi ekmeği çoğaltmaya başlamıştı.

İhtiyaçlarınızla ilgili çaresizlik duymayın. Rab’den öğrenmeye devam edin ve onun insanlığı iyileştirme ve kurtarma işinde rol alın. Rab’bin bütün ihtiyaçlarınızı karşıladığı zaman gelecek. Doğru zaman gelince Rab mucizelerini gösterecek. Rab asla ona ihtiyaç duyan ve ona güvenenleri yüz üstü bırakmadı.

Biz Rab’bin kullarıyız ve bu yüzden İsa Mesih’in yaptığı işlerin aynılarını yapmamız buyuruluyor (Yuhanna 14:12). Bu yüzden Rab’bin sözünü okusak, üzerinde çalışsak ve derin düşünsek iyi ederiz. Rab’bin planını gerçekleştirmeye adanmış olanlar Yüce Rab’bin onların ihtiyaçlarıyla ilgilendiğini görürler.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

RAB SİZİ KORUYACAK!

RAB SİZİ KORUYACAK!

“Koru beni gözbebeği gibi;
Kanatlarının gölgesine gizle
Kötülerin saldırısından,
Çevremi saran ölümcül düşmanlarımdan.” (Mezmurlar 17:8-9)


Rab’bin kulu olmak demek düşmanın saldırılarından tamamen uzakta olmak değildir. Ama düşmanın sahip olmadığı bir şeye sahip olmaktır. Bu Yüce Rab tarafından gizlenmek ve sakınılmaktır. Bu Söz’de yazılıdır. Söze göre yaşamalıyız. O zaman şeytan bize saldırmak istediğinde başarılı olamaz. Bize karşı başlattığı saldırılarından bazıları ölümcül olsa da onlardan korkmamalıyız çünkü saçımızın bir teli bile Rab’bin onayı olmadan yere düşmeyecektir (Matta 10:28-30).

Davut bir savaşçıydı ama ona saldıranların kötülüklerinden muaf değildi. Şeytan o insanları Davut’a karşı kullanıyordu. Bugün Rab’be bağlı olanlar karanlık işlerden muaf değiller. Ama düşman kullandığı insanların yüreklerine ne kadar nefret doldurursa doldursun biz yüce Rab’bin kullarıyız. Rab bizi sakınır ve hiçbir okun bize isabet etmesine izin vermez. Birisi bize çok güçlü bir nefretle gelse bile bilmeliyiz ki Rabbimiz karanlığın tüm silahlarından daha güçlüdür. Bu yüzden hiçbir şey bize zarar veremez.

Davut gibi biz de doğru dua etmeli ve Kutsal Söz uyarınca mesajımızı imanla Rab’be iletmeliyiz. Kutsal Kitap başımıza bir kötülük gelmeyeceğini ve hiçbir belanın yaşadığımız yere uğramayacağını söylüyor (Mezmurlar 91:10). O zaman birileri burunlarından ateş saçarak sizinle konuşsa bile korkmanın ne gereği var? Bu meseleyi Babamızın ellerine teslim edin ve güvenle arkanıza yaslanın çünkü bizi koruyan asla uyumaz (Mezmurlar 121:4).

Kutsal Kitap’a bağlı kalmak demek Yüce Rab’bin gölgesine sığınmak demektir. O zaman Rab’be o kadar yakın oluruz ki gölgesi bizi sarar ve orada esenlikte oluruz. Bu mezmur yazarının isteğiydi. Bu yüzden hiçbir savaşında yaralanmadı ya da sakat kalmadı. Rab geçmişte olduğu gibi bugün de sevgili kullarının yanındadır.

Rab’bin bir çocuğuna sıkıntı verenler kötüdür. Bunu yapmaya hakları olduğunu düşünebilirler ama Babamızın sevgisi eğer onların yüreklerinde olsaydı Rab’bin kullarına bu kötülüğü yapmaktan onları alıkoyardı. Ama kötü oldukları için kötülük yiyip içer e ağızlarını silerler fakat hiç kötülük yapmadıklarını söylerler (Süleyman’ın Özdeyişleri 30:20). Ama yaptıkları kötülükten ötürü hak ettikleri karşılığı alacaklardır.

Kardeşlerim, her zaman Rab’bin bir çocuğu olun ve ölümlü düşmanlarınızdan korkmayın. Haksız suçlamalarla ellerini kaldıranlar eğer Rab bizi korumazsa bir gün daha kötüsünü de yapabilirler. Ama Rab bizi korur çünkü o sadıktır! Tuzaklara aracılık edenin vah haline (Matta 18:7).

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

BİLGECE BİR ÖĞÜT

 BİLGECE BİR ÖĞÜT

“RAB’be umut bağla, O’nun yolunu tut, 

Ülkeyi miras almak üzere seni yükseltecektir. 

Kötülerin kökünün kazındığını göreceksin.” (Mezmurlar 37:34)

Rab’be umut bağlamamız buyuruldu; bunun anlamı Rab’bin bir vaadi bize açıklandığında ona inanmamız, Babamıza onu almak için dua etmemiz, gereğini yapmamız ve Rab’be şükretmemiz gerektiğidir. Eğer bu vaat hemen gerçekleşmezse sonucu görene kadar Rab’bi beklemeliyiz. Eğer Rab’bin cevabı gecikirse bereketin aslında bizim için olmadığını düşünmemeli, vaadimizden vazgeçmemeliyiz. Rab’bi beklemek, sözünü tutacağına inanıp Rab’be güvenmektir.

Babamızın bize açıkladıkları bereketlerimizi almak için izlememiz gereken yolu bize gösterir. Bunu hep aklımızda tutmalıyız ki söz her zaman bize açılsın. Ne zaman Rab’bin varlığına girmemiz gerekse, ister gece ister gündüz olsun, bu yolu kullanmalıyız. Rab’be ait olmayanlar bu yoldan geçemezler, çünkü o yolu açan Rab kutsaldır.

Bize vaat edilen ülkeyi miras almadan önce yükseltilmemiz gerekiyor. Bu yükseltme günahlarımızın bağışlanması, hayatlarımızı etkileyen ayartılardan kurtulmamız, ruhlarımızın arındırılması ve Rab’bin Kutsal Ruhu ile vaftiz olduğumuzda aldığımız meshediş aracılığıyla gerçekleştirilir. Yani bir başka ifadeyle, yeniden doğduğumuzda bizi artık Rab’den ayırabilecek hiçbir şey kalmaz; şeytanın üzerimizdeki tüm yetkisi artık kalkmıştır. Bu olduğunda göksel güçlerin önünde yükseltiliriz ve düşmanın bizi tutsak eden gücünü yenilgiye uğratırız. O zaman bize vaat edilen ülkeyi miras alabiliriz. Kardeşler, Rab’bin kendilerini yönlendirmesine izin verenlerin hayatlarında Rab’bin tüm vaatleri gerçekleşir.

Hristiyanların vaat edilmiş ülkeleri ruhsal bir ülkedir. Bu işlerin bizim kontrolümüzde olduğu, süt ve bal dolu bir hayattır. Rab’bin muhteşem vaatlerinin gerçekleştiği, Mesih’teki haklarımızı kullandığımız hayattır. Bu haklar ve vaatler Rab’bin tüm kullarına verilir.

Günahlı düşünceleri aklınızdan çıkarttığınızda ve kalbiniz tamamen Rab’bin kontrolünde olduğunda, Rab’bin sizi bereketlerle dolu bir dünyaya götüreceği vaadinin bir şaka ya da yalan olmadığını görürsünüz. Birçok insanı Müjdede mutlu ve zengin bir hayat yaşamaktan alıkoyan şey yalancı ruhları dinlemeleri ve onların yalanları yüzünden Babanın sözünü vermediği şeylere inanmalarıdır. Mesela Rab mutluluğunuz için eşinizi öldürüp bir başkasıyla evlenmenizi söylemez. Rab sizi ve tüm ev halkınızı kurtaracağına söz vermiştir (Elçilerin İşleri 16:31).

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

DOĞRU ŞEYİ YAPMAK

 DOĞRU ŞEYİ YAPMAK

“Benimle birlikte RAB’bin büyüklüğünü duyurun, 

Adını birlikte yüceltelim.” (Mezmurlar 34:3)

Hayattaki en büyük görevimiz Rab’be övgüler sunmaktır. Rab güçlüdür, iyidir ve herkese yardım eder. Rab’bin çocuklarının görevi onun sevgisini deneyim etmek ve diğer insanların da onu tanımalarına ve sıkıntı içinde olanlar için neler yapabileceğini bilmelerine yardım etmektir. Başka kimse bizi kötü güçlerden kurtaramaz. İnsanlar İsa olmadan kayıptırlar ve kötü ruhlara karşı savunmasızdırlar. Kötü ruhların görevi çalmak, öldürmek ve yok etmektir (Yuhanna 10:10).

Mezmur yazarı Rab’bi yüceltmek isteyen herkesi bunu yapmaya davet ediyor. Yüce Rab’bin tüm kulları tam olarak İsa’nın söylediklerini yapsa ne güzel olurdu. Böylece Baba yüceltilmiş olurdu. İmanla yaşamayı bilenlerin bu bilgiyi herkesle paylaşmaları gerekir. Mezhebimiz ya da kendimiz için çalışmak değil, müjdeyi duyurmak önemli olan tek şeydir. 

Müjde için yaptıklarımızın meyvesi Rab’bin adını yüceltmektir. Buna ulaşmak için onu nasıl ve ne zaman kullanacağımızı öğrenmeli, bunu Babamızın bizden beklediği eminlikle yapmalıyız. Kiliselerimizin büyümesi için bilimsel teorilere ya da mucize yapanlara ihtiyacımız yok. Rab’bin işini sadakatle yapmaya ihtiyacımız var. O zaman Rab’bin adın yüceltilecektir.

Gizli işler yapmayın ve bencil olmayın; kurtulmuşlarla birlikte çalışın çünkü Yüce Rab’bi hoşnut eden budur. Rab çocuklarının birlikte, birlik içinde yaşamalarını ister; tabi bu devamlı onların evlerinde zaman geçirmemiz demek değildir (Süleyman’ın Özdeyişleri 25:17). Pastörlerin de devamlı kilise değiştirmemeleri gerekir. Birbirimiz için dua etmeli, kimsenin yüreğinde şüphe duymasına izin vermemeli ve hiçbir hizmetle ilgili sahte dedikodular yaymamalıyız. 

Rab’bin işinde rekabet olmamalıdır (1. Korintliler 3:4). Birbirimizle dayanışma içinde olmalıyız. Eğer birisi Rab’den bir öğüt alırsa ve onun uyarınca işinde başarılı olursa, diğerleri de onlar için dua etmeli ve onlara yardımcı olmalıdır. Bunun için gerekirse herkese açık tanıklıklar bile verilmelidir.

Rab’be ait olanlar ve Rab’bin işine bağlı olanların düşmanla işbirliği yapmamaları gerekir çünkü bu göksel işe engel olur. Eğer Rab bereketlerini bir kiliseye döküyorsa bu yüzden diğer insanlar Yüce Rab’bi övmelidir. Eğer bir gün İsa’yı duymaya ihtiyacı olan kimse kalmazsa, o zaman ben hayatımı başka bir şeye adarım. Rab’be hizmet edin ama bunu kendi özel işiniz ya da çıkarınız için yapmayın.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

GERİ DÖNMEYİN

 GERİ DÖNMEYİN

“Döneklik etmedik, 

Adımlarımız senin yolundan sapmadı.” (Mezmurlar 44:18)

Bu utanç ve üzüntü dolu bir zamandı çünkü İsrail düşmanlarına yeniliyordu. Mezmur yazarı ulusun içinden geçtiği bu utanç verici durumu aktarırken bu yenilgilerin Rab’bin yardımı alınamadığı için görüldüğünü söylüyordu; çünkü insanlar Rab’bi unutmuşlar ve onunla olan anlaşmalarına sadık kalmamışlardı. Rab’bin sözüne karşı her zaman olumlu bir tavırla yaklaşmalıyız çünkü söz sayesinde Rab’bin iyiliğini hayatımızda görürüz. Her şeyin neden olduğunu anlamıyoruz, ama Rab’bi unutmak ve onunla olan anlaşmamıza sadık kalmamak asla Rab’bin bir kulunun aklından geçmemesi gereken şeylerdir. 

İsraillilerin yüreği döneklik etmemişti; yani vazgeçmemişlerdi. İçinden geçtiğiniz denenmenin ne tür bir denenme olduğu önemli değil; asla pes etmenizi söyleyen iç sesi dinlemeyin. Havlu fırlatma düşüncesine kulak verenler yükümlülüklerini terk ederler ve ruhsal temelleri de bunun sonucunda zayıflar. Düşmanla yüzleşme gücünü kendilerinde bulamazlar. Gizli kozları olanlar başarıya ulaşamazlar çünkü yürekleri sadık değildir.

Kimin karşınızda olduğu önemli değildir, pes etmeyi ya da koşulları asla düşünmeyin. Kabul edebileceğiniz tek koşullar Kutsal Yazılardaki koşullardır çünkü onlar tek gerçek olanlardır. Dış koşullar nasıl görünürse görünsün devam edin! Düşmanın yalanlarıyla sizi etkilemesine izin vermeyin. Eğer şimdi güçlü hissediyorsanız ve size saldıran kötülüğü azarlarsanız, Rab çabanızı ve onu dinleme kararlılığınızı görecek, yardımınıza gelecektir.

Zayıf insanlar hep oldular ve hep olacaklar. Kayaya güvenmeyenler şeytanın saldırılarından ya da sorunlarının boyutundan kolayca korkarlar. Rab’bin diğer tüm güçlerden sonsuz miktarda üstün olduğunu unuturlar (1. Yuhanna 4:4). İşin sırrı Rab’bin yolunu asla terk etmemektir.

İyi haber şu ki Babamız bizim yanımızdadır (Romalılar 8:31) ve davamızı savunacaktır. Eğer onun buyruklarını yerine getirirsek Rab yanımızda yer alır. O aradığımız başarıya ulaşmak için ihtiyacımız olan gücümüzdür. Tek yapmamız gereken onun sözüne inanmak, bizim için savaşmasına ve bize zaferi getirmesine izin vermektir.

Yenilgiyi kabul edenler asla Rab’bi hoşnut etmezler. Ama savaşanların hayatlarında vaatler gerçek olur ve bu kişiler Rab’bi hoşnut ederler. Rab’bi hoşnut etmek bizim seçimimizdir. Eğer Yüce Rab’bi kararlarımız karşısında sevindirirsek gücümüz de o kadar artar.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

GÜÇLÜLERİN AKILSIZLIĞI

GÜÇLÜLERİN AKILSIZLIĞI

“Mezarları, sonsuza dek evleri, 

Kuşaklar boyu konutları olacak, 

Topraklarına kendi adlarını verseler bile.” (Mezmurlar 49:11)

İnsanlar başarılarına aldanabiliyorlar. Maddi varlıkların en ruhsal insanları bile kandırma gücü vardır. Yüreklerine biriktirdikleri bu zenginlikleri yerleştirenler Rab’den uzaklaşırlar ve sonunda büyük acılar görürler. Bu yüzden bu dünyada Rab’bin yerine başka bir şeye güvenmek bilgece değildir. Gözümüzü açık tutmalı ve düşmanın gerçek amacımızdan bizi saptırmasına izin vermemeliyiz. Şeytan kurtuluşumuzdan vazgeçmeyeceğimizi bildiğinden başka şeylerle dikkatimizi dağıtır. Birçok insanı bu şekilde kandırmış ve dünyasal şeylere çekmiştir.

Üniversite diploması, yetkili bir rütbe, her istediğinizi alacak kadar para ya da başka türlü avantajlar belki başkalarından daha iyi olduğunuzu düşünmenize yol açıyor ama bu düşmanın sizi Rab’bin varlığından uzaklaştırmak için kullandığı bir hiledir. İmandan uzak yaşayanlar ya da ellerini attıkları her şeyde herkesten iyi olduklarını düşünenler birkaç adım geri atıp Rab’den af dilemelidirler. Bu kişiler hata yapmaktadırlar ve düşmeye mahkumdurlar. Kardeşlerim, asla kendinize ait bir şeye güvenmeyin, sadece Rab’be güvenin.

Maddi varlıklar sonsuz değillerdir. Geçici olarak elinizde olabilirler ama en ummadığınız anda elinizden kayıp gidebilirler. Oysa dünyadaki yolculuğunuz sırasında sizinle kalsalar bile Büyük Günde size yararları olmaz çünkü o zaman adil Yargıcın önünde her şeyinizi arkanızda bırakmış olacaksınız.

Bu hayatta ulaştığımız her şey öldüğümüzde burada kalacak. Bizden alınmayacak tek şey İsa aracılığıyla kavuştuğumuz kurtuluş ve ondan öğrendiğimiz her şeydir. Geçici şeylere güvenmek ve onları sevmek doğru değildir. Elimizde az da olsa çok da olsa yapmamız gereken Rab’be güvenmek, sahip olduğumuz ya da başardığımız her şey için ona övgüler sunmaktır.

Rab’bin bize zenginlikleri toplama gücünü veren ve bizi zafere götüren olduğunu anlamamız gerekiyor. Hayatta gerçek hazırlığı bize bizzat Rabbimiz sağlar. Bunu fark edip Rab’be şükredenler denenmelerden canları yanmadan geçerler. Ulaştıkları sonuçlarla övünenler ise Rab’bin gücünün hayatlarında hareket etmesine engel olmaktadırlar.

Minnettar insanlar Mesih’te birçok sevinçli anlar yaşarlar. Bir mucize görmek, asla sonu gelmeyecek olan bir yolculuğun başlangıcıdır. Yaratıcımıza ait olan övgüyü kendimize verdiğimizde onun hayatımızda çalışmasına engel oluruz. Bu yüzden her zaman Rab’be şükretmeliyiz; o zaman Rab hep bizimle olabilir. Düşmanın Rab’bin lütfundan bizi uzaklaştırmasına izin vermemeliyiz çünkü Rab lütfunu üzerimize dökmek istiyor.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

EN İYİ SEÇİM

 EN İYİ SEÇİM

“Tanrı buyruğuna uyan canını korur, 

Gitmesi gereken yolları umursamayan ölür.” 

(Süleyman’ın Özdeyişleri 19:16)

Rab bize kötü değil, iyi işler yapmamız için özgür irade vermiştir. Bu yüzden kararlarımızın hepsini Rab’bin sözünün ışığında vermeliyiz; yoksa zamanımızı boşa harcarız. Babamızın buyruklarına aykırı tavırlar takındığımızda düşmana hayatımızda yer açarız ve bunun sonucunda da enginler enginleri çağırır (Mezmurlar 42:7). Eğer tövbe etmezsek bir süre sonra büyük bedeller ödemeye başlarız. Kendiniz yoklayın; yaptığınız fakat tövbe etmediğiniz bir şey var mı diye bakın. Sonra Rab’den af dileyin ki hayatınızda açılan boşluk kapansın ve düşman artık size işkence etmek için koz bulamasın.

Her şeyi İsa’nın adında yapmalıyız; Rab’bin buyrukları bile onun adında yapılması gereken şeylerdir. Eğer İsa’nın adında yapmazsanız zina etmeyeceğinizi, çalmayacağınızı ya da yalan yere tanıklık etmeyeceğinizi söylemenin anlamı yoktur. Bu yüce ismi karşınıza çıkan ayartılara karşı da kullanın; size karşı koyamadıklarını ve önünden kaybolduklarını göreceksiniz. Bu isim her zaman işe yarar.

Rab’bin buyruklarını yerine getirmek sizi ayrıcalıklı biri yapar ve ödülünüz büyük olur. Bu tavır bu dünyada da sonsuz yaşamda da kazandırır. Rab’bin verdiği görevleri yerine getirdiğimizde Rab bizim yararımıza olacak işler yapar. Onun buyruklarına sadık kalanların hayatlarında vaatlerini gerçekleştirir. Rab’bi gerçekten sevenler, yani onun buyruklarını dürüstçe yerine getirenler, ilahi sevginin hayatlarında etkin olduğunu görürler (Romalılar 8:28; Mezmurlar 91:14). Ancak Babanın bize söylediklerini yaptığımızda kazanırız.

Yürüdüğümüz yollar bize Rab tarafından sözünde açıklanırlar. Onları hor görenler ölürler; Adem Aden bahçesinde günah işlediğinde böyle olmuştu (1. Korintliler 15:22). Fiziksel olarak yaşamaya devam etmişti ama Yaratıcısıyla olan iletişimini kaybetmişti. Bugün kiliselerimizdeki birçok insan da Rab’bin varlığını hissedemiyor çünkü bu nedenle imanda ‘bitkisel yaşam’a giriyorlar.

Sevgili okuyucu, akıllı ol ve Rab’bin sana söylediklerini yapmayı ihmal etme. Rab kesinlikle önemli olmayan hiçbir şeyi yapmamızı istemez. Rab’bin verdiklerini hor görmeyin, yoksa düşmanın saldırılarına karşı savunmasız kalırsınız. Eğer Rab’den uzaklaşırsanız şeytan size saldırma fırsatı bulur. Bu şekilde de ruhsal ölümü yaşamakla kalmaz, aynı zamanda fiziksel ölüme bile gidersiniz.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares

RAB’BE GÜVENMEYE DEVAM EDİN

 RAB’BE GÜVENMEYE DEVAM EDİN

“Kötülük edenlere kızıp üzülme, 

Onlara özenme. 

Çünkü kötülerin geleceği yok, 

Çırası sönecek onların.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 24:19-20)

Maalesef “kötülük kulları” asla kapanmadı. Mesela Eli’nin oğulları Rab’bin sabrını suiistimal ettiler ve bunun sonunda daha genç yaşta öldürüldüler (1. Samuel 2:12 ve 22; 4:11). Ama onlara olanlardan çıkartılabilecek dersler diğer kötülük planlayanları durdurmadı. Saul’a olanlar Rab’bin Sözünü dinlememekte ısrar edenler tarafından ciddiye alınmadı. Hannaya ve Safira örneği Kutsal Ruh’a yalan söyleyenlere ne olduğu mesajını tam olarak aktaramadı (Elçilerin İşleri 5). Gerçek şu ki kötülük yapanlar kendileri bekleyenlerin farkında değildir.

Bilge olmayanların yanlış yollarını terk etmeleri için Yüce Rab’bin ayaklarının dibinde gece gündüz yakarmak faydasızdır. Üzücüdür ki sarıldığımız birçok insan, kutsal kişilermiş gibi görünen birçok insan, kendilerini Yüce Rab’bin kullarıymış gibi görünen birçok insan ileride büyük bedeller ödeyecek. Göklerden gelen mesaj onlar hakkında kaygılanmamız için değildir. Maalesef Rab’bin işinde harikalar yaratabilecek birçok insan yanlış yollar seçiyor ve bir gün günahlarını fark ettiklerinde çok geç olacak. Günah işleyenler adına Rab’be yalvarmak için zaman ayırın, çünkü onların canları Müjdenin parlayan ışığından yoksundur.

Aramızda yaşayan kötü insanlar inanıyor gibi görünebilirler. Bazen bizimkinden bile daha büyük görünen mucizeler gösterebilirler. Ama sorun şudur ki onlar Rab’bin Sözüne saygı göstermezler. Rab onları kıskanmamamız için bizi uyarıyor. Bırakın onlar inatçılıklarına devam etsinler ve kendi isteklerine göre hareket edip Rab’bin sabrını zorlasınlar. Böyle yaptıkları için onları karanlık bir gelecek bekliyor çünkü bir gün Rab’bin sesine kulak tıkamanın sonsuz kurtuluştan onları mahrum bıraktığını fark edecekler.

Kötülük yapanların kötü kalpleri vardır; doğru olan şeyi bilmelerine rağmen kötü şeyleri düşünüldüğü kadar kötü değillermiş gibi göstermekten zevk alırlar. Rab’bin sabırlı olduğunu ve hiçbir insanın kaybolmasını istemediği gerçeğini unuturlar (Yuhanna 6:39). Kötülerin hala yaşamasının sebebi Rab’bin sabrıdır. Ama hesap günü geldiğinde onların ödülleri korkunç olacak çünkü Yüce Rab’bin öfkesini deneyim edecekler (İbraniler 10:31). 

Kötülerin içinde kalan son ışık da orada onlardan alınacak. Bu yüzden karanlıkta yürüyecekler ve Rab’bin yüzünün ışığı onlara hiç ulaşmayacak. Zavallı ruhlar! Gerçeği hor görmeyi seçtiler! Rab’be kulluk etmeyi bıraktıkları için lanete doğru gidecekler.

Koşullar nasıl olursa olsun Rab’bin kulu olmaya devam edin! Şeytanın teklifleriyle sizi kandırmasına izin vermeyin. Yüce Rab’bin kulu olmak günahtan zevk almaktan daha iyidir.

İsa’nın sevgisiyle,

Doktor Soares