38.
"Ağaç ne zaman kurudu? Ağacın suçu
neydi?"
İsa
sabah erkenden kente dönerken acıkmıştı.
Yol kenarında gördüğü bir incir
ağacına yaklaştı. Ağaçta yapraktan
başka bir şey bulamayınca ağaca,
"Sonsuza dek artık meyve vermeyesin!"
dedi. İncir ağacı hemen o anda kurudu.
Öğrenciler
bunu görünce şaşkına döndüler. "İncir
ağacı birdenbire nasıl kurudu?"
diye sordular.(Matta 21:18-20)
|
Ertesi
gün Beytanya'dan çıktıklarında İsa
acıkmıştı. Uzakta, yapraklanmış
bir incir ağacı görünce üzerinde
belki incir bulurum diye yaklaştı.
Ağacın yanına vardığında yapraktan
başka bir şey bulamadı. Çünkü incir
mevsimi değildi. İsa ağaca, "Artık
senden hiç kimse bir daha meyve
yemesin!" dedi. Öğrencileri
de bunu duydular.
Sabah
erkenden incir ağacının yanından
geçerlerken, ağacın kökten kurumuş
olduğunu gördüler. Olayı hatırlayan
Petrus, "Rabbî, bak! Lanetlediğin
incir ağacı kurumuş!" dedi.
(Markos 11:12-14, 20-21)
|
Ağaç çok kısa zaman içerisinde kurudu, fakat Markos'ta açıkça belirtildiğine göre İsa'nın ağacı lanetlediğinden sonraki gün öğrenciler kurumuş olduğunu görünce İsa'ya sordular. Matta'da hikâye özetlenip kısaltılmıştır. Bu Matta'da sık sık rastlanan bir nitelik olup, orada bulunan hikâyelerin sürekli zamandizine göre değil ama bazen konulara göre düzenlenmiş olduğu görülmektedir. (Örneğin: Matta 9:18-26'i Markos 5:21-43'le karşılaştırın.) Markos 11:12-14 ile 20-24'teki iki ayrı gün oluşan olay Matta 21:18-22'de ait olduğu tek konuya göre birleştirilmiştir. Matta 21:20'deki "Öğrenciler bunu görünce" ifadesi ertesi günle ilgilidir. Ama önemli olan ağacın İsa'nın sözü üzerine çabucak kurumuş olmasıdır.
Bunun
için "ağacın suçu neydi?" sorusu
daha esaslıdır. Tabii ki ağacın suçu yoktu.
Fakat ikiyüzlü din adamlarının suçu vardı.
İşte bu hareketle İsa onları gözle görülür
bir şekilde ikaz ediyordu. İncir ağaçları
genellikle meyvesi çıktığı zaman veya biraz
sonra bile yapraklanırmış. İncir mevsimi
olmadığı için İsa bu nadir yapraklı ağaca
yaklaştı. Yaprakları olması meyvesi olduğunu
da ilan ediyordu. Fakat ilan ettiği şey
yalandı. Meyvesi yoktu. Bunun için meyvesi
olduğunu ilan eden fakat meyvesiz olan bu
ağacı İsa lanetledi.
Kutsal
Kitap'ta incir ağacı İsrail oğullarını simgeleyen
bir semboldur (Bkz. Yeremya 24:1-8; Hoşea
9:10; Nahum 3:12). Allah'ın onlardan beklediği
de "iyi incirler"di, yani sevgi,
doğruluk, sadakat, dolu olmak gibi. İsa
da Kendisiyle İsrail'le ilgili şu benzetmeyi
açıklamıştı: "Adamın birinin bağında
dikilmiş bir incir ağacı varmış. Adam gelip
ağaçta meyve aramış, ama bulamamış. Bağcıya,
'Bak' demiş, 'ben üç yıldır gelip bu incir
ağacında meyve arıyorum, bulamıyorum. Onu
kes. Toprağın besinini neden boş yere tüketsin?'"
(Luka 13:6-9). İsa, İsrail ağacının sahibi
olarak üç yıl boyunca meyve aradıktan sonra
son kere Kudüs'e geldi. Varır varmaz tapınağa
gitti, her tarafı gözden geçirerek "meyve"
durumunu yokladı (Markos 11:11). Tapınakta
gözüne çarpan, dua edenler yerine satıcılardı.
Ertesi gün Kudüs'e dönerken meyvesiz incir
ağacını lanetledi (Markos 11:12-14). Ondan
hemen sonra tapınağa gidip satıcıları tapınaktan
kovmaya başladı (Markos 11:15-19).
İşte
İsa'nın lanetlediği bol yapraklı ama meyvesiz
ağaç ibretinin anlamı çok açıktır. İsa,
kendilerini Tanrı'ya çok meyve verenler
olarak gösteren ikiyüzlü din adamlarını
lanetliyor, onları İsrail ağacının pek yakında
kesileceği hakkında uyarıyordu. Matta 23'teki
İsa'nın tekrarladığı "Vay halinize
ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler!"
sözlerine bakınız. Sayın Yüksel'in kitabında
alıntı yaptığı Delhi'li yazar, alakası olmayan
saçma sapan yorumlarıyla İsa'nın yaptıklarından
hiçbir şey anlamadığını ortaya koymuş bulunuyor.
Sakınsınlar da, Kudüs'teki din bilginlerinin
uğradığı mahkûmiyete uğramasınlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder