55.
"Peygamberlere yapılan çirkin iftiralar"
Tekvin
9:20-26; 19:30-36; 20:2-11; 26:6-10; 27:19-36;
29:16-30; 31:19-35
Çıkış
32:1-6;
Yuhanna
2:1-4;
Galatyalılar
3:14)
Bu
soruya da daha önce cevapladık (Bkz. s.
98-101). Kutsal Kitap'ta bulunan en önemli
ve acı gerçeklerden biri herkesin günah
işlediği ve Allah'ın yüceliğinden yoksun
kaldığı gerçeğidir (Bkz. Romalılar 3:23).
Hz. Süleyman şöyle dedi: "suç etmeyen
adam yoktur" (I. Krallar 8:46). İlk
atamız Âdem'den bugüne kadar dünya tarihinde
günah işlememiş olan kimse yoktur. Bu gerçek
bütün peygamberleri de içermektedir. Tüm
insanlıkta tek bir istisna vardır. O da
İsa Mesih'tir. O'nun hakkında Kutsal Yazıların
değişmez tanıklığı şöyledir:
"O
günah işlemedi, ağzından hileli bir söz
çıkmadı" (Yeşaya 53:9)
"Günahı
bilmeyen Mesih" (II. Korintliler 5:21)
"Kutsal,
suçsuz, lekesiz, günahkârlardan ayrılmış"
(İbraniler 7:26)
"Kendisinde
günah olmadığını biliyoruz" (I. Yuhanna
3:5)
Bütün
insanoğulları arasında yalnız İsa "hanginiz
bana günahlı olduğumu kanıtlayabilir?"
diye meydan okuyabilendir (Yuhanna 8:46).
Sayın Yüksel'in "Hz. İsa Mesih'in lanetli
olduğu iftirası" olarak tanımladığı
olay, aslında İncil sırrının odak noktasıdır!
O neden lanetli oldu? İncil'in şu sözleriyle
açıklayalım: "Mesih bizleri Tanrı'ya
ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak, doğru
olmayanlar uğruna, günahlara kurban olarak
ilk ve son kez öldü" (I. Petrus 3:18).
Ya da şu sözleriyle: "Tanrı, Mesih
sayesinde kendisinin doğruluğu olalım diye,
günahı bilmeyen Mesih'i bizim için günah
yaptı!" (II. Korintliler 5:21). Sonuç
olarak bu söz, Mesih'e yapılan bir iftira
değildir. Ama şüphesiz her insanı suçlayan
acı bir gerçektir.
Kutsal
Kitap çok gerçekçidir. Günahlı halimizi
açık açık ortaya koyuyor. Allah'a inananlar
ve hatta peygamberler arasında bile günah
işlendiği zaman olup bitenler, onlar gibi
suç işlemememiz için bize ibret olsun diye
Kutsal Kitap'ta yazıldı.
Kutsal
Kitap, günahlarını ortaya koyduğu inanlıları
aynı zamanda bize iman örnekleri olarak
da göstermektedir. Bu nasıl olabilir? Burada
çok önemli bir ilke var: Tanrı'nın, kişiyi
bir alanda onaylaması, onu her alanda onayladığı
anlamına gelmez. Örneğin, Kutsal Kitap'a
göre Tanrı, kendisine iman ettiği için İbrahim'i
aklanmış saydı (Tekvin 15:6). Fakat bu,
Tanrı'nın İbrahim'in yalan söylemesini onayladığı
anlamına gelmez! Hepimizin olduğu gibi İbrahim'in
de günahlarından arındırılması gerekiyordu.
İbrahim, Tanrı'nın saptadığı "imanla
aklanma" yolunun en büyük
örneğidir. Nuh, İshak, Yakup, Davut ve diğer
peygamberler birer iman örneğidirler. "Atalarımız
imanla Tanrı'nın beğenisini kazandılar...
bu kişilerin hepsi, ölünceye dek imandan
ayrılmadılar. Vaadedilenlere kavuşamamış,
ama bunları uzaktan görüp selamlamış olarak
yeryüzünde yabancılar ve konuklar olduklarını
açıkça gösteriyorlar" (İbraniler 11:2,
13).
Gerçek
şudur ki peygamberlerin hepsi Tanrı'nın
Mesih'te gerçekleştireceğine söz verdiği
o vaade ümit bağladılar. Doğru ve iman dolu
yaşamlar sürdürdükleri halde hepsi günah
işledi ve Tanrı'nın merhametine sığınmak
zorunda kaldılar. Aslında inanlı kişi Tanrı'ya
ne kadar yaklaşırsa kendini o kadar murdar
ve günahlı hisseder.
Bu
yüzden Kutsal Kitap'ta Tanrı'nın kullanmaya
razı olduğu peygamberlerin işledikleri suçları
bulmak bizi şaşırtmamalıdır. Daha esaslı
bir sorun var: Peygamberler bir yana biz
kendimizi günahlı görüyor muyuz? Ölümcül
olan günah hastalığından kurtulmak için
ilk önce "Doktor"un koyduğu teşhisi
kabul etmek gerektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder