23 Nisan 2016 Cumartesi

60. "Pavlus'un marifetleri"

60. "Pavlus'un marifetleri" 

 (Elçilerin İşleri 22:3-10; 9:26; 15:36-41; Galatyalılar 2:10-14)

Şimdiye kadar Sayın Yüksel bu kadar saçma sapan ve çelişkili bir soru sormamıştı. Tersine sorduklarının bazıları gerçekten iyi ve düşündürücüydü. Bu yüzden her bir soruya uygun ve tatmin edici bir cevap vermeye çalıştık. Bu soru ise ciddi bir cevabı hak etmiyor. Çünkü hepsi Sayın Yüksel'in uydurduğu kanıtsız iftiralardır! Eğer kuramına destek olarak Elçilerin İşleri kitabına başvuracaksa onu bir bütün olarak göstermeli. Çünkü hikayenin bütünü orada yazılıdır. Mektuplarından bu alıntıya bakalım:

"Beni güçlendirmiş olan Rabbimiz Mesih İsa'ya şükrederim. Çünkü beni sadık sayarak hizmetine aldı. Bir zamanlar O'na küfreden, küstah ve zalim biri olduğum halde bana merhamet edildi. Çünkü yaptıklarımı, bilgisizlikten ve imansızlıktan yaptım. Ama iman ve Mesih İsa'da olan sevgiyle birlikte Rabbimizin lütfu üzerime bol bol döküldü. 'Mesih İsa ' sözü, güvenilir ve her bakımdan kabule layık bir sözdür. Günahkârların en kötüsü benim. Ama Mesih İsa, kendisine iman edip sonsuz yaşama kavuşacak olanlara örnek olayım diye sınırsız sabrını öncelikle bende sergilemek için bana merhamet etti. Onur ve yücelik sonsuzlara dek tüm çağların Kralı olan ölümsüz, görünmez tek Tanrı'nın olsun. Amin!" (I. Timoteyus 1:12-17).

Burada gayet açık bir şekilde, Pavlus'u harekete geçirip yönlendirenin İsa Mesih'e olan sevgisi olduğunu görüyoruz. Eğer başka bir amacı olsaydı uğradığı sıkıntılara neden katlansın ki? Pavlus Mesih uğruna her şeyini kaybetti. Yaşamının büyük bir kısmını Roma hapishanelerinde geçirdi. Sayısız kere dayak yedi, çok kez ölümle burun buruna geldi. Yahudilerden beş kez otuzdokuzar kırbaç yedi. Üç kez değnekle dövüldü, bir kez taşlandı, üç kez deniz kazasına uğradı. Bir gece-bir gündüzü açık denizde geçirdi. Sık sık yolculuk etti. Irmaklarda ve haydutlar arasında, gerek soydaşları gerekse de diğer uluslar arasında tehlikelere uğradı. Şehirde, çölde, denizde ve sahte kardeşler arasında tehlikelere düştü. Emek verdi, sıkıntı çekti, çok kez uykusuz kaldı. Açlık ve susuzluğu tattı. Çok kez yiyeceksiz ve soğukta çıplak kaldı (Bkz. II. Korintliler 11:24-27). Sonunda Mesih uğruna idam edilerek öldü.

Bütün bunlara karşılık olarak ne aldı? Mesih'ten başka hiç bir şey! Öğrettiklerini gerçekten Mesih'ten almamış olsaydı bunlar o kadar mantıksız olurlardı ki...

Yüksel'in iddiasına göre "Pavlus neticede bazı sapık düşüncelerini Hristiyanlığa sokmayı başarmıştır." Halbuki Pavlus'un mektuplarında bulunan her öğretiş çekirdek şeklinde Mesih'in kendi sözlerinde de bulunmaktadır. Yeni olan bir şey öğretmemiştir ki! Ona verilen ayrıcalık bu sırları Tanrı'nın esiniyle ayrıntılı ve sistematik bir şekilde açıklamaktı. Şimdi kısaca Yüksel'e göre, Pavlus'un Hristiyanlığa sokmayı başardığı altı konuya gelelim:
1. Üçlübirlik öğretişi. Bu konu üzerinde ayrıntılı bir şekilde soru 48, 49, 51 ve 52'de zaten cevabımızı epey yazdık. Orada gördük ki hem Tevrat hem de İncil'in tümü, aynı gerçeği ortaya koymaktadır. Hatta bunu Pavlus'un mektuplarına çok az başvurarak gösterdik. Fakat Deedat'in iddialarında ilginç bir çelişki vardır. Bu soruda o, Pavlus'un Üçlü Birlik kavramını yaratıp Hıristyanlığa soktuğunu iddia ederken, "Allah Üçlük Allahı Mıdır?" (Soru 49) başlığı altındaki yazdıklarında Sayın Yüksel, bu doktrinin üç yüz elli yıl sonra ortaya çıktığını ileri sürmektedir. Peki öyleyse Pavlus ne zaman yaşadı? Bu iki çelişkili iddia arasında hangisini tutacak?
2. Hristiyanlığın evrensel din olduğu öğretişi. Peki İsa'nın şu sözleri ne anlama geliyor ki? "Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin" (Matta 28:18-19).
3. İsa'nın günahlara kefaret kurbanı olmaya yeryüzüne indiği öğretişi. Gene İsa'nın kendi sözleriyle cevap veriyoruz: O, "İnsanoğlu... canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye geldi" dedi (Markos 10:45). Ayrıca ölümünü simgeleyen kâseyi kastederek "bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır" dedi (Matta 26:28).
4. İsa'nın ölümden dirilip Babası'nın sağına oturacağı ve insanları yargılamaya geleceği öğretişi. Aynı şekilde İsa'nın Kendi sözlerini dinleyelim: "İsa, kendisinin Kudüs'e gitmesi, ihtiyarlar, başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı" (Matta 16:21). Kendisinin insanları yargılayacağı konusunda da şöyle demişti: "İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, onları birbirinden ayıracak." (Matta 25:31-32). İsrail'in Yüksek kurulu önünde yargılanırken kendisine sorulan "Söyle bize, Tanrı'nın Oğlu Mesih sen misin?" sorusuna İsa, "Söylediğin gibidir" karşılığını verdi. "Üstelik size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun, kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz." dedi (Matta 26:63-64).
5. Kurtulmak için sünnet olmanın gereksiz olduğu öğretişi. Sünnet, İsrail oğullarına verilen antlaşmanın işaretiydi (Bkz. Tekvin 17 ile Çıkış 12:48). İsa Mesih, sünnetsiz olan Romalı yüzbaşının imanı hakkında "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "ben İsrail'de böyle imanı kimsede görmedim. Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçok insan (sünnet olmadan!) gelecek, Göklerin Egemenliğinde İbrahim, İshak ve Yakup'la birlikte sofraya oturacaklar" (Matta 8:10-11).
Ayrıca bu konuda Pavlus ve diğer havariler sadece Tevrat'ta yazılan şu gerçeği vurgulamaktaydılar: "
"Yüreklerinizin gulfesini sünnet edin, artık sert enseli olmayın." (Tesniye 10:16)
"Allahın RABBİ bütün yüreğinle ve bütün canınla sevmek için yaşıyasın diye, Allahın RAB senin yüreğini ve zürriyetinin yüreğini sünnet edecek." (Tesniye 30:6)
Yani önemli olan bedensel sünnet değil "yüreksel" veya ruhsal sünnettir. Sünnetlilik veya sünnetsizlik yürekle ilgilidir.
Rabbimiz bunu Pavlus'un aracılığıyla şöyle açıklamaktadır: "Mesih'in gerçekleştirdiği sünnet sayesinde günahlı benliğinizden soyunarak elle yapılmayan sünnetle O'nda sünnet edildiniz... Siz suçlarınız ve benliğinizin sünnetsizliği yüzünden ölüyken, Tanrı sizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. Bütün suçlarımızı O bağışladı" (Koloseliler 2:11, 13).
Bu yüzden de Pavlus değil, Kudüs'te toplanan bütün havarilerle ihtiyarlar, Kutsal Ruh'un yönlendirilmesiyle Yahudi olmayan Mesih İnanlıları'nın sünnet edilmesinin gerekmediği kararına vardılar (Bkz Elçilerin İşleri 15:1-34).
6. Domuz etinin yenebileceği öğretişi. Aslında Musa'nın Yasasına göre sadece domuz eti değil birçok hayvanın eti yenemezdi (Bkz. Levililer 11). Bu konuda elçiler arasında ilk önce Pavlus değil, Petrus Rab'den buyruk aldı (Bkz. Elçilerin İşleri 10). Fakat bir kez daha görüyoruz ki bu gerçek de İsa'nın öğretişinden kaynaklandı: "'Dışarıdan insanın içine giren hiçbir şeyin onu kirletemeyeceğini anlamıyor musunuz? Dıştan giren, insanın yüreğine değil, midesine gider, oradan da ayakyoluna atılır.' İsa (Pavlus değil!) bu sözlerle, tüm yiyeceklerin temiz olduğunu bildirmiş oluyordu" (Markos 7:18-19)
Son olarak Sayın Yüksel, "Pavlus'un Havarilerinden Petrus ve 70'lerden Barnaba ile şiddetli münakaşaları vardır" diye yazmaktadır (Deedat ile Yüksel, Kitab-ı Mukkades Allah Sözü müdür?, s. 158). Halbuki Petrus, Yuhanna ve diğer havariler, mektuplarında, Pavlus'un öğretilerini tamamen doğrulamaktadırlar. Hatta Petrus ikinci mektubunda, Pavlus'un yazdıkları hakkında (ve Sayın Yüksel gibi Pavlus'un aleyhine uğraşan kişiler hakkında!) şöyle yazmıştır:
"Sevgili kardeşimiz Pavlus'un da kendisine verilmiş olan bilgelikle size yazdığı gibi, Rabbimizin sabrını kurtuluş fırsatı sayın. Pavlus, bütün mektuplarında bu konulardan böyle söz eder. Mektuplarında güç anlaşılan bazı yerler var ki, bilgisiz ve kararsız kişiler, diğer kutsal yazıları olduğu gibi, bunları da çarpıtarak kendi yıkımlarını hazırlıyorlar. Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, ilke tanımayan kişilerin sapıklığıyla sürüklenip kararlılığınızdan sapmamak için bunları önceden bilerek sakının." (II. Petrus 3:15-17).
Bu sözlere dikkat edelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder